KARDEŞLERİM BURADA OKUYACAĞINIZ BİLGİLER KARIŞIK VERİLMİŞ BİR BİLGİ DEMETİNİN HALKALARIDIR HER ZAMAN BİLMEMİZ GEREKEN BİLGİ NOKTALARI BULABİLİRSİNİZ
AYRICA İSTERSENİZ BU BİLGİLERİ KOPYALAYIP ELİNİZDE KALABİLİR KAZASIZ SÜRÜŞLER DİLERİM FAYDALI OLDUYSAM NE MUTLU BANA
KARDEŞLERİM BEN BİLGİ AMAÇLI TOPLADIGIM BİLĞİLERİ SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM
BİLGİLER ALFABETİK VERİLMİŞTİR
EGER YALNIŞ YERE AÇTIYSAM LÜTFEN DOGRU YERE EKLEYEBİLİRSİNİZ ŞİNDİDEN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM SAYGILARIMLAA İLE BAŞLAYAN KONULAR*AKARYAKIT ÇEŞİTLERİ
*BENZİNkaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara
• 150 °C’a kadar ham benzin,
• 150-250 °C’a kadar kerosin, jet yakıtı,
• 250-350 °C’a kadar dizel yakıtı,
• 350 °C’dan sonra da ağır yağlar elde edilir.
Kimyasal olarak benzin ham petrolün özelliğine bağlı olarak 120’den fazla hidrokarbon ihtiva eder. Bunların çoğu doymuş hidrokarbon yapısında olup, 4’den 12’ye kadar karbon ihtiva ederler.
Sentetik olarak benzini Alman kimyager Bergius’un metodu ile kömürden elde etmek mümkündür. Bu metoda göre kömür yüksek basınç altında katalitik hidrojenasyon ile sıvı hidrokarbonlara dönüştürülür.
Fischer-Tropsch ise karbonmonoksit ile hidrojeni katalitik olarak birleştirerek sıvı hidrokarbon elde etmiştir. Her iki metod ile hem daha pahalı hem de daha kalitesiz benzin elde edilmektedir. Ancak yakın bir gelecekte bu proseslerin ticari önemi olma ihtimali vardır.
Organik bileşenlerin parçalanması, katalitik veya ısı ile bozunmasıyla elde edilen benzin, bugünün motorlarının çoğu için gerekli olan yüksek performansı sağlar. Benzin en fazla içten yanmalı motorlarda ve bir dereceye kadar da özel sobalarda yakıt olarak, organik kimyada ise çözücü olarak kullanılır. Yağ endüstrisinin ilk zamanlarında büyük ölçüde atılan benzin, otomobil sanayiinin gelişmesiyle büyük önem kazanmıştır. Motor benzininin kaynama noktası 32,2 °C ile 210 °C arasındadır. Motor yakıtı olarak fonksiyonlarını tam yapabilmesi için, ticari benzin, şu özelliklere sahip olarak üretilmelidir:
1. Değişik yük altında ve hızda durmadan yanabilmeli;
2. Motorun kolay çalışması için soğuk havalarda yeterli olarak buharlaşmalı;
3. Sıcak havalarda aşırı derecede buharlaşarak tıkanmalara sebep olmamalı;
4. Motorda kurum teşkiline yol açan kaynama noktası yüksek olan bileşikleri bertaraf etmeli;
5. Depo içinde oksitlenmeye yol açmamalı;
6. Buji tıkanmasını ve karbüratör buzlanmasını minimuma indirmelidir.
Benzinin motorlarda hava ile olan hassas karışımı, iklim ve mevsime göre düzenlenir. Benzinin kalitesini belirten en önemli faktör, oktan sayısıdır. Oktan sayısı benzinin yanma esnasında vurmaya karşı direnç kabiliyetinin bir ölçüsüdür. Şayet oktan sayısı çok küçük ise motor vurur ve zarara uğrar. Oktan sayısı çok yüksek ise fazla kaliteli olması istenmediğinden gereksiz yere para ödenmiş olur. Otomobil motorları çeşitli oktanlara ihtiyaç gösterdiğinden piyasaya çok sayıda oktan sayıları farklı olan benzin sürülmektedir. Çeşitli türlerdeki benzinlerin verdikleri enerjiler arasında küçük farklar vardır. Şayet otomobil vurmadan çalışıyorsa, farklı benzinlerle aldığı mesafeler aynıdır.
*MAZOTEski bir mazot istasyonu
Mazot, veya motorin dizel motorlarda kullanılan, ham petrolün damıtma ürünlerinden biridir.
*LİKİT PETROL GAZI (LPG)Sıvılaştırılmış petrol gazı
Sıvılaştırılmış petrol gazı(LPG ya da otogaz) ham petrolden ve doğal gazdan elde edilen,hidrokarbon gazlarıyla karıştırılan, yüksek basınçta sıvılaştırılan,renksiz,kokusuz,havadan ağır ve yanıcı bir gazdır.Oluşabilecek bir sızıntıyı anlayabilmek için üretilirken özel olarak kokulandırılır.Kolay depo edilebildiği için kullanışlıdır.Tüplerde hem gaz hem sıvı halde bulunmaktadır.
Otogaz, bütan ve propan gazlarının belirli oranda birleşiminden oluşan ham petrol ve doğalgazdan elde edilen LPG (liquefied petrolium gases) sıvılaştırılmış petrol gazının araçlarda yakıt olarak kullanılan formuna verilen isimdir.
Benzin ve motorin gibi petrol kökenli diğer yakıtlara göre emisyon seviyesi çok düşüktür ve çevreci bir yakıttır.
Tarihi
İlk olarak 1910 yılında Dr Walter Snelling tarafından üretilmiştir,daha sonra 1912 yılında toplu üretime geçilmiştir.
*DOĞAL GAZ NEDİR?Milyonlarca yıl önce yaşamış canlı kalıntılarının yeraltında yüksek sıcaklık ve basıncın da etkisi ile başkalaşması sonucunda oluşan doğal gaz, kaya boşluklarının arasına sıkışmış olarak ya da petrol yataklarının üzerinde gaz şeklinde büyük hacimler halinde bulunur. Doğal gazın ~ % 95'ini metan oluşturur. Metan (CH4) dışında, etan (C2H6), propan (C3H8), bütan (C4H10) gibi diğer hidrokarbonlar da bulunur. Atık gazlar içindeki karbondioksit (CO2) miktarı diğer yakıtlara nazaran minimum miktardadır. Bu ise küresel ısınma ve iklim değişiklerine sebep olan "sera etkisini" azaltır
Doğal gaz renksiz, kokusuz, nemsiz ve havadan hafif bir gazdır. Olası bir gaz kaçağı durumunda fark edilebilmesi için edilebilmesi için özel olarak kokulandırılır. Bu amaçla THT (tetra hidro teofen) veya TBM (tersiyer bütil merkaptan) kullanılır. Doğal gaz zehirli değildir, ancak bir hacmi yüksek oranda doldurduğunda, oksijen kalmayacağından boğucu etkisi vardır.
Doğal gazın çıkarıldığı kaynaktan tüketim noktalarına kadar nakli, uluslararası antlaşmalarla güvence altına alınmaktadır. Mevsimlik talep dalgalanmalarını bertaraf etmek ve ihtiyacı karşılamak üzere doğal gazın gaz ve sıvı formda depolanması yoluna gidilmektedir. Doğal gazın depolanması için; yeraltı su gölleri, yeraltı kayatuzu yatakları, terk edilmiş madenler, doğal gaz ve petrol yatakları tercih edilmektedir.
Bilinen doğal gaz rezervleri yaklaşık 150 trilyon m3 düzeyinde olup, bu rezervin günümüzde sadece % 15 'i işletilir haldedir.
*ALKOL ve SİGARA
PEK ÇOK KAZANIN NEDENİ OLAN ALKOL:Alkol miktarı arttığında, kandaki oksijen azalır ve beyin yeterince oksijen alamadığı için fonksiyonlarını kaybetmeye başlar. Denge, görme, işitme fonksiyonlarında zayıflama olur. Yorgunluk, dikkat azalması, hafıza kaybı, intikal eksikliği, uyuşukluk, uyuklama, tepkisizlik, karar yanlışlığı oluşur. Uyarıcı etkileri de vardır alkolün. Korku azalır, kendine güven artar. Aşırı hız isteği artabilir. Lütfen alkollü araç kullanmayalım.
*ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMA Kaza riskleri nedeniyle trafik polisi için, sürücülerin alkol kontrolünün özel bir önemi vardır. Sürücü, alkolmetre ile yapılan test sonucunda alkollü çıkarsa; 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 48/5 maddesi gereğince para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve sürücü belgesi (6) ay süreyle Trafik Polisince geri alınır.
Aynı sürücü aynı suçu işlerse; yine Kanunun ilgili maddesi gereğince para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve sürücü belgesi (2) yıl süreyle Trafik Polisince geri alınır.Aynı sürücü üçüncü kez alkollü olarak araç kullanırken tespit edilirse, kanunun ilgili maddesinde belirtildiği şekilde para cezası ile cezalandırılır, aracı trafikten men edilir ve sürücü belgesi (5) yıl süreyle Trafik Polisince geri alınır. Ayrıca (6) aydan az olmamak üzere hafif hapis cezası uygulanılır. (5) yıl süreyle geri alınan sürücü belgesi sahipleri, 5. yılın sonunda, psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri muayenesi sonrasında durumu uygun olanlara belgeleri iade edilir.
Alkollü araç kullanmaktan dolayı sürücü belgeleri geri alınan sürücüler, Sürücü belgesine el koyan Trafik birimine veya en yakın Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne alıkoyma süresinin bitiminde dilekçe ile başvurarak sürücü belgelerini geri alabilirler.
Meydana gelen trafik kazaları incelendiğinde sürücülerin bir anlık dikkatsizlikleri sonucu meydana geldiği görülmektedir. Bu nedenle, alkol almış kişinin de dikkati dağılmaktadır.
Güvenli alkol limiti yoktur en doğrusu, hiç alkol almadan araç kullanmaktır.
*ALKOLÜN SÜRÜCÜLÜK BECERİLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ Bilimsel araştırmalar alkolün hiç bir seviyesinin sürücülük için güvenli olmadığını göstermektedir. Bütün ülkeler yasal alkol limitini belirlerken konuyu tıbbi, psikolojik ve sosyal yönüyle değerlendirerek bir karara varmakta, belli bir riski kabul ederek bu limitleri belirlemektedirler.
Motorlu araç sayısının artmaya başladığı 1900'lü yılların ilk dönemlerinde, hızla oluşan trafik kurallarının yanı sıra, giderek alkollü sürücülük için de önlem alma ihtiyacı hissedilmiştir. Başlangıçta bu sınırın ne olması gerektiği ve nasıl ölçüleceği konusunda sorunlar yaşanmışsa da dünyada özellikle konuyu inceleyen bilimsel çevrelerin görüşü her zaman kan-alkol sınırının daha da aşağıya çekilmesi yönünde olmuştur. Bir başka deyişle yasal limitin altında olmanın sadece trafik cezasını engellediği, ancak can güvenliğini garantilemediği kabul edilmektedir.
Alkolün etkileri açısından yaş, cinsiyet, sürücülük deneyimi gibi bazı faktörlere bağlı olarak bireyler arasında farklılıklar görülmekteyse de, bunlar güvenli sürücülüğü garantileyecek kadar büyük farklar olmadığı gibi, tartışmalı sonuçlar olarak değerlendirilmektedirler. Bununla birlikte genel olarak araştırmalar 0.2 promil düzeyinden itibaren alkol düzeyi arttıkça sürücülük üzerinde olumsuz etkilerinin de arttığı yönünde birleşmektedir. Bu sınır kimi ülkeler tarafından kabul edilmiş bulunmaktadır.
*ÜLKEMİZDE YASAL ALKOL SINIRI Ülkemizde ticari araç sürücüleri ve kamu hizmetinde çalışan sürücülerin alkollü olarak trafiğe çıkmaları tümüyle yasaklanmış, diğer sürücüler içinse yasal sınır olarak bir litre kanda yarım gram alkole eşit olan, 0.50 Promil belirlenmiştir. Bu halk arasında yanlış bir biçimde "yüzde elli alkollü olmak" diye ifade edilmekte, hatta bunun mümkün olduğu sanılmaktadır. Bu tümüyle yanlış bir bilgidir. Bu yanlışlık genellikle promil değerinin nasıl hesaplandığının iyi bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.
Promil hesabında alkolün ağırlığı, kanın ise hacmi dikkate alınarak bir orantı kurulur. Örneğin 0.50 promil 100 mililitre kanda 50 miligram alkol bulunduğunu gösterir ve buradan gidilerek, 50:100=0.50 promil kabul edilir. Ağırlığı hacme oranlamak matematiksel olarak çok mantıklı değilse de, karmaşık ve çok küçük sayılarla uğraşmak zorunda bırakmadığı için tercih edilen bir ifade biçimidir. Eğer hacim oranları dikkate alınacak olursa, 0.50 promilin gerçekte kanda %0.025 oranında alkole eşit olduğu (on binde 2.5 !) görülür. İnsan vücudu yüzde elli alkol oranı bir yana, %0.5 oranında alkole bile (binde 5 ya da bir litre kanda 4 gram alkol bulunması) tolerans göstermekte çok zorlanır, hatta bu düzeydeki kan-alkol oranı pek çok kişide ölüme yol açar.
ALKOL DÜZEYİNİN HESAPLANMASI VE ALKOL-KAN ORANLARIÖLÇÜM DEĞERİ promil hesabı(miligram alkol/mililitre kan) 1 Litre kanda ne kadar alkol var hacim olarak kandaki alkol oranı*
0.2 Promil 20 mg alkol/100 ml kan (20:100=0.2) 0.2 gram alkol %0.025 (binde 0.25 alkol)
0.5 Promil 50 mg alkol/100 ml kan (50:100=0.5) 0.5 gram alkol % 0.063 (binde 0.63 alkol)
0.8 Promil 80 mg alkol/100 ml kan (80:100=0.8) 0.8 gram alkol % 0.1 (binde 1 alkol)
1 Promil 100 mg alkol/100 ml kan (100:100=1) 1 gram alkol % 0.13 (binde 1.3 alkol)
1.5 Promil 150 mg alkol/100 ml kan (150:100=1.5) 1.5 gram alkol % 0.19 (binde 1.9 alkol)
2 Promil 200 mg alkol/100 ml kan (200:100=2) 2 gram alkol % 0.25 (binde 2.5 alkol)
3 Promil 300 mg alkol/100 ml kan (300:100=3) 3 gram alkol % 0.38 (binde 3.8 alkol)
4 Promil 400 mg alkol/100 ml kan (400:100=4) 4 gram alkol % 0.5 (binde 5 alkol)
5 Promil 500 mg alkol/100 ml kan (500:100=5) 5 gram alkol % 0.6 (binde 6 alkol)
* 1 mililitre alkolün ağırlığı 0.789 gram, 1 gram alkolün hacmi 1.268 mililitredir
*ALKOLÜN VÜCUT VE DAVRANIŞLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
ÖLÇÜM DEĞERİ VÜCUT VE DAVRANIŞ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ 0.2 Promil ruh halinin değişmesi, vücut ısısında hafif bir yükselme, davranışlar üzerindeki kontrolün azalması
0.5 Promil belirgin bir gevşeme, dikkatin azalması, koordinasyon ve muhakeme bozukluğunun başlaması. YASAL SINIR
0.8 Promil koordinasyon, algı ve muhakemede belirgin bozulma, tepki zamanının, kendini kontrol etme becerisinin zarar görmesi
1 Promil sarhoşluk belirtileri, muhtemel mahcup edici davranışlar, bir an neşeli bir an üzgün olmak gibi ruh halinde gidip gelmeler
1.5 Promil ayakta durma, yürüme ve konuşmada güçlük çekme, denge ve koordinasyonun kaybedilmesi, belirgin olarak sarhoşluk hali
2 Promil ağrı ve diğer fiziksel duyumların azalması, ağlama ve gülme arasında gidip gelmek gibi belirgin duygusal tutarsızlıklar
3 Promil reflekslerin azalması, bilinçte bulanıklık, pek çok kişide bilinç kaybı
*ALKOL İÇEREN İÇKİLER Bir çok içkide bulunan alkol oranı (içkinin alkol derecesi) çok farklıdır ve bu nedenle ne kadar alkol alındığının belirlenmesi çok güç olabilir. Ayrıca alkolün vücutta yakılması zaman isteyen bir iştir ve bu da kişinin vücut ağırlığı, karaciğerinin büyüklüğü, genel sağlık durumu başta olmak üzere pek çok faktöre göre farklılık göstermektedir. Bu nedenle bir çok kişi aldığı alkol miktarı konusunda yanılgıya düşmektedir.
Vücudunda 6 litre kan bulunduğunu varsaydığımız bir yetişkinin kan dolaşımına 3 gram alkol karışması halinde yasal sınıra ya çok yaklaştığı ya da aştığı düşünülebilir. Aşağıda, içinde yaklaşık olarak 12 gram alkol bulunan içki miktarları belirtilmiştir Bu içkilerin içerdiği alkol miktarı göz önünde bulundurulduğunda bir yetişkinin tehlikeli bir sürücü haline gelmesinin çok zor olmadığı görülür. Özellikle "hafif" içki olduğu düşünülerek bira ve şarabın çok fazla içilmesinin sürücüleri çok zor durumda bırakabileceğine dikkat edilmelidir.
*ALKOLÜN VÜCUTTAN ATILMASI Pek çok kişi alkol aldıktan sonra kahve içerek, egzersiz yaparak ya da biraz kestirerek alkolün vücuttan atılmasını hızlandırabileceğini düşünür. Oysa bunların alkolün yakılması üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Bunun için karaciğerin çalışmasına ve zamana ihtiyaç vardır.
Alkol alındıktan sonra muhakeme yeteneği, algılayış giderek bozulurken bunun sonucunda sürücülük becerileri azalmakta, buna karşılık yine bozulan muhakeme yeteneği ve azalan duygusal kontrol nedeniyle kendine güvende yersiz bir artış meydana gelmektedir. İşte bu çelişkili değişim sürücülük için daha da tehlikeli bir duruma yol açmaktadır. Bu nedenle alkol aldıktan sonra ne yapacağını düşünmek yerine içmeye başlamadan önce bazı kararlar almak daha yararlı olabilir. Bunlar eğer araç kullanılacaksa hiç içmemek, eğer içilecekse araç kullanacak bir kişi bulmak olabilir. Özellikle eğlenmek için çıkılan akşamlarda özel araç kullanmak yerine taksi ya da toplu taşım araçlarını tercih etmek uygun olacaktır. Hiç şüphe yok ki alkolün etkileri konusunda doğru bilgilenen ve bu tür kararları alkol almadan önce vermeye çalışan sürücüler bu konuda en doğru davranışı da yine kendileri seçebilirler.
*ALKOL DENETİMLERİ Alkol denetimlerinde yapılan iş, kanda ne kadar alkol bulunduğunun belirlenmesi ve bu miktarın sürücülük için tehlike yaratacak düzeyde olup olmadığına karar verilmesidir.
Bu denetimin hangi hallerde, nasıl yapılacağı ve neye göre karar verileceği yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. Buna göre sürücünün alkollü olabileceğinden şüphe duyulduğunda ya da rutin alkol kontrolleri sırasında alkolmetreyle ölçüm yapılabileceği gibi, alkolmetrenin bulunmadığı hallerde görevliler tarafından sürücünün durumuyla ilgili gözlemlerin kaydedildiği bir alkol test raporu da düzenlenebilir. Ölçüm ya da gözlem sonucunda sürücünün, 0.50 promil düzeyinin üzerinde alkollü olduğu ve araç kullanamayacak durumda olduğu belirlenirse gerekli cezai işlemler yapılır (Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği).
Sürücünün itirazı halinde ise, öncelikle bu konuda eğitilmiş ve kan almaya yetkili kılınmış personel tarafından kanı alınarak, tahlil için polis kriminal laboratuarına gönderilir. Polis kriminal laboratuarlarında tahlilin mümkün olmaması halinde, sürücü kanındaki alkol miktarının tespiti için adli tıp merkezlerine ve Sağlık Bakanlığına bağlı tahlil yapabilecek teknik ve tıbbi imkanlara sahip olan en yakın sağlık kuruluşlarına gönderilir. Tahlil imkanının bulunmadığı sağlık kuruluşlarında hekim tarafından yapılan muayene sonucuna göre düzenlenen rapor esas alınır (Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği).
DİKKAT SİGARA!Sürücü koltuğunda sigara içmek riski az da olsa tehlikelidir. Sigarayı paketten çıkartmak ve yakmak dikkati bir an da olsa akan trafikten uzaklaştırır. Bu durum özellikle yoğun kent içi trafiğinde tehlike oluşturur. Eğer kesinlikle sigara yakacaksanız, kırmızı ışıklarda, araç tümüyle durunca gerçekleştirin bu işlemi. Sigaranın külünü, kül tablasına bakmadan silkeleyin. Külünüzü kesinlikle açık camdan silkelemeye kalkışmayın. Hava akımı nedeniyle sıcak kül aracın içine yayılabilir ve gözünüze kaçabilir.
Eğer herhangi bir nedenle sigaranın ateşi üstünüze ya da koltuğa düşmüşse, onu oradan atmak için can havliyle direksiyon güvenliğini tehlikeye atmayın. Ya yanınızdakinden yardım isteyin ya da aracınızı güvenli bir biçimde yavaşlatarak sağa alın ve tümüyle durduktan sonra ateşten kurtulun. Belki gömleğiniz ya da pantolonunuz yanabilir ama, yanık bir pantolon, çarpışmış bir araçtan daha az can yakıcıdır.
Sigara izmariti ve külünü araç dışına atmak yasaklanmıştır. Çevre kirliliğine yol açan bu davranış, bir de sönmemiş sigarayla yapılırsa, yangınlara yol açabilir. Orman yangınlarının bazıları ne yazık ki bu nedenle çıkıyor. Hele akaryakıt istasyonuna girmeden önce sigaramızı mutlaka söndürelim. Söndürmeyen kişileri de uyaralım.
Daha da iyisi, gelin sürüş sırasında sigara içmeyip, bu olumsuzlukların tümünden kurtulalım.
ayrıca CEP TELEFONU ÇOK DİKKAT DAGILIYOR..
*ARAÇ KULLANIRKEN SİGARA İÇENLERE DOSYASI CEZA GELİYOR Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Yasa'yı değiştiren TBMM Sağlık Alt Komisyonu, araçlarda şoför koltuğunda oturanların da sigara içmesini yasaklamayı kararlaştırdı.
Alt komisyonda kararlaştırılan yeni hükümlere göre, polis artık emniyet kemeri takmayanlar gibi arabayı sigara içerek kullananlara da ceza yazabilecek. Ceza miktarının, Kabahatler Yasası'ndaki miktarlara dayanılarak 50 YTL'nin altında olması beklenmemektedir.
Teklifte yer alan, "sigaraların kapalı ve görünmeyen kutularda satılması" hükmü "yasak ilgi çeker" gerekçesiyle yumuşatıldı. Yeni hükme göre, sigaralar "dikkati çekmeyecek" bölümlerde satışa sunulacak olup, sigara paketleri göze çarpacak şekilde süslenmiş, renkli bir görünümde albenili olmayacaktır.
Kaynak: Milliyet Gazetesi
*ARABALARIN ARKA CAMLARI NİÇİN TAM OLARAK AÇILMIYOR? Bilindiği gibi pek çok model binek arabalarda arka kapıların camları dibine kadar tam açılamaz. Yaklaşık üçte bir mesafeye gelince dururlar. Tabii bu sürücüler için bir problem değildir. Onlar ön camları tam açıp püfür püfür giderler. Klimalı araç sayısı çoğalıp tüm camların kapalı tutulması durumu ortaya çıkınca arka camların tam açılamaması konusu gündemden iyice düşmüştür.
Arabaların arka camlarının tam açılmamasının içeriye Egzos gazı, böcek veya gürültü girmesiyle ve arabanın emniyetiyle biri alakası yoktur. Arabaları dizayn eden mühendisler bunu kullanıcıların çocuklarının arabadan sarkmamaları için tercih ettiklerini söylüyorlar. Hatta arka camların açılmaması için arabaya kilit dahi koyuyorlar. (ALLAH gösteremesin kapıları kitlediğimizde kaza anında açılmıyormuş? Sıkışıyormuş!) Gerçek ise farklıdır. Performansı en yüksek arabayı yapabilmek için katlanılması gereken bir durumdur bu. Dikkat ederseniz orta ve küçük boy arabaların çoğunda arka tekerlekler arka kapılara çok yakındır. Bu nedenle ön ve arka kapıların şekilleri farklıdır. Ön kapıda camın dibine kadar girmesi için yer varken arka kapılarda tekerleğin ve çamurluğunun konumlarından dolayı alt kısım daraldığından yer yoktur. Bu, şekilden dolayı zaten arka kapıdan inmek de daha zordur. Cam, kapının düz devam eden kısmındaki yuvasına kadar inebilir, daha sonra gidebileceği bir yer yoktur. Peki arabalarımızın kapıları niçin arkadan öne doğru açılıyor? Bir sürücü olarak kapınızı hep sol elle açtığınız dikkatinizi çekti mi? Kapı arkadan öne doğru açıldığından zaten sağ elle hiç denemeyin sorun yaşarsınız. Arabaların ilk yapıldıkları zamanlarda kapıların menteşe ve kilit sistemleri bugünkü kadar sağlam değildi. Ancak insanların çoğu sağ ellerini kullandıklarından sürücü tarafındaki kapı önden arkaya açılır şekilde yapılıyor, diğer kapı(lar)da da bu şekle uyuluyordu. Bu durum hareket halinde iken aniden açılan kapının karşıdan gelen hava akımıyla kapanamamasına hatta kopmasına yol açabiliyordu. Bu nedenle kapıların arkadan öne doğru açılır şekilde yapılmasına başlandı. Artık kilit kazara boşalsa bile karşıdan gelen hava akımı kapının açılmasına müsaade etmiyordu. Konu arabalardan açılmışken fabrikadan yeni çıkmış arabalardaki güzel kokudan da söz edelim. "Yeni araba kokusu" denilen ve insanların hoşuna giden bu koku tek bir koku olmayıp, birçok kokunun birleşmesinden oluşan çok özel bir kokudur. Zamanla kaybolur ve arabaya asılan suni koku yayıcılardan hiçbirinin kokusu onun yerini tutamaz. Bu koku, boya ve boyadan önce kullanılan astar boya, konsolda, pencere ve kapılarda kullanılan lastik ve plastik malzemelerin kokularının bir karışımıdır. Bunlara yapıştırıcıların, izolasyon malzemelerinin, koltuklardaki kumaşın, deri parçalarının ve döşemelerde kullanılan vinilin kokuları da karışır. ORTAYA ÇOK ÖZEL VE TAKLİDİ İMKANSIZ BİR KOKU ÇIKAR. ÇOK GÜZEL KOKU BEN O KOKUYU ARIYORUM.
Alıntı
NOT: Arkadaşlar birde bizim sınıf arabalarda neden arkada silecek varmış biliyormusunuz? Servisteki arkadaşım söyledi bizim araçlar giderken taş, toprak, toz vs arkaya atarmış hani saçlarınızı arkada bir birinin içine girer gibi tararız ya bizim araçta aynen o hareketi yaparmış o nedenden bizim gibi araçlara arka silecekler takıyorlarmış.
*"ARACIMDAN DIŞARI FIRLAMAYI TERCİH EDERİM..."İstatistiksel olarak, kaza anında en iyi yerin aracınızın içi olduğu ispatlanmıştır. Aracın dışına fırlatılma durumunda, ölüm riskiniz 25 kat daha fazladır. Araçtan fırladığınızda yumuşak ve yeşil çimlerin üzerine mi düşeceğinizi sanıyorsunuz? Bir trafik kazasında araçtan hiçbir engele çarpmadan fırlamak neredeyse imkansızdır. Fırlama ile aracınızın ön camına, kaldırıma, kendi aracınıza veya başka bir araca çarpabilirsiniz. Emniyet kemeri araçta kalmanızı sağlayan ve sizi hayata bağlayan tek bağdır.
"Emniyet kemerinin kaza anında beni araç içerisinde kilitlemesinden korkuyorum..."
Kazaların çok az (% 0.5) bir kısmını oluşturan yanma ve suya dalma durumlarında panik içinde dışarı çıkmanız gerektiğinde dahi emniyet kemerinin fonksiyonu büyüktür. Çünkü aracın içinde sağa sola fırlatılıp bilincinizi kaybetmeyeceğiniz için dışarı çıkmak çok daha kolay ve çabuk olacaktır. Emniyet kemeri takanların, yangın durumunda yaşama şansı 5 kat, suya batma durumlarında ise 3 kat daha fazladır. Ayrıca kemerin sıkışma durumu çok ender bir durumdur. Bu güne kadar bilimsel incelemelerde ve kaza soruşturmalarının hiç birinde ortaya çıkmamıştır.
*ARACINIZ ARKADAN ÇEKİŞLİ İSE: *Ayağınızı frenden uzak tutarak,vitesi boşa alınız.
*Direksiyonu,aracın önünün gitmesini istediğiniz yöne çevirerek,tekerleklerde kayma sona ermeden önce direksiyonu tekrar düzeltiniz ve aracın kontrolünü sağladıktan sonra yavaşça hızlanın.
*ARACINIZ ÖNDEN ÇEKİŞLİ İSE: *Fren ve gaz pedalının ikisinden de ayağınızı çekerek,vitesi boşa alınız.
*Eğer çekiş kaybından önce ön tekerlekleri yönlendirdiyseniz,direksiyon simidini döndürmeyiniz.Eğer tekerlekler yana kayıyorsa hafifçe fren yapınız.
*Tekerleklerin yol yüzeyini kavramasını bekleyiniz.Çekiş sağlandığında,direksiyon kontrolünü de yeniden kazanmış olacaksınız.
*ARACINIZ KAR VEYA ÇAMURA SAPLANIRSA *Tekerlekleri düz durumda tutarak aracınızın düz gitmesini sağlayınız.İleriye gidemiyorsanız,önce geriye,sonra tekrar ileriye doğru gitmeye çalışınız.
*Elle kumandalı vites kutusu kullanıyorsanız,tekerleklerin kaymasını önlemek için vitesi 2'ye alınız. Motoru durdurmadan,çekişi sağlayıncaya kadar yavaşça gaza basınız.
*Karda mahsur kaldıysanız veya dışarıda park ettiğinizde taşıtınız kara gömülmüş ise aracınızın iki ucunda güvenli mesafede iki ışıldak yakınız.Aracınızı tekrar çalıştırmadan önce karın egzoz borusunu kapatmamış olduğundan emin olunuz.Karla kapanan egzoz boruları taşıtın içine egzoz gazı dolmasına,karbonmonoksit zehirlenmesine,hastalanmaya ve hatta ölüme bile yol açabilmektedir.
*ARACINIZIN GÖSTERGELERİ LİMİTLERDE OLMASINİyi bakımlı, benzin deposu dolu, lastikleri yeni ve hava basınçları normal, yağı ve suyu eksik olmayan bir aracı kullanmak yolda kalma riskinizi azaltır. Aracınızın yanı sıra cep telefonunuzun şarjı da dolu olursa, bir aksilik olması durumunda yardım çağırabilirsiniz. Aracınızın servis bakımlarını düzenli olarak yaptırırsanız bu sorunu önemli ölçüde çözmüş olursunuz. Ama yine de haftada bir düzenli olarak aracınızın yağ ve su seviyesini, her benzin istasyonuna girdiğinizde de lastik basınçlarını kontrol etmekte fayda vardır. Aracınızda her ihtimale karşı el feneri, su, battaniye ve çikolata gibi bir miktar şeker içeren yiyecek maddesi bulundurmanızda yararlı olacaktır.
*ARIZA TAMİRİNİ YOL KENARINDA YAPMAYIN İngiltere'de yapılmış olan bir istatistiğe göre her yıl 250 kişi bankette aracını tamir etmeye çalışırken ölüyor ya da yaralanıyor. Eğer otoyolda aracınız arızalanırsa ikaz lambalarınızı (reflektör) yeterli mesafeye koyun ve araca giriş çıkışı yolcu kapısından yapın. Acil yardım çağrısı yaptıktan sonra yardımın gelmesini (yalnız bir bayan olsanız ya da hava yağışlı olsa bile) otoyol kenarındaki bariyerlerin arkasında bekleyin, aracınızın içinde değil! Çünkü aldığınız tüm tedbirlere rağmen dikkatsiz ve hızlı bir sürücü arabanıza arkadan çarpabilir. Dışarı-daysanız kaçma olanağınız her zaman vardır, fakat araç içinde böyle bir şansınız olmaz. Bu arada, servisi aramadan önce ikaz lambalarınızı (reflektör) aracınızın en az 50 metre arkasına koymayı ihmal etmeyin.
*ARACINIZ! İÇERİDEN VE DIŞARIDAN KİLİTLEYİNBazı otomobillerde hareketten sonra kapıları otomatik olarak kilitleyen elektronik bir sistem vardır. Sizin aracınızda böyle bir sistem olsa bile, hareket etmeyi beklemeden, aracın içine girer girmez kapılarınızı kilitleyin ve öyle kalmasını sağlayın.
Aracınızdan çıktığınızda da sadece benzin almak için durmuş olsanız bile yine kapıları kilitlemeyi ihmal etmeyin. Koltukların üzerine çantalarınızı bırakmanız hırsızlara davetiye çıkarır, bu yüzden değerli eşyalarınızı aracınızın bagajı gibi hırsızların ve kötü niyetli insanların onları göremeyeceği yerlere koyun. Eğer araç teybiniz sökülebilir türdense onu yanınıza alın ve araçta kesinlikle bırakmayın. Eve geldiğinizde aracınızın anahtarlarını güvenli bir yerde saklayın, orta yere koymayın. Eve hırsız girmesi kötüdür, hırsıza bonus olarak bir de aracınızı vermek daha da kötüdür.
*YABANCILARDAN GELECEK TEHLİKELERE KARŞI UYANIK OLUNAraç hırsızlığı, özellikle de siz aracınızın yanındayken çok ender görülen bir soygun türüdür. Ancak yine de kendiniz ve aracınız için bazı güvenlik önlemlerini almanız gerekir. Aracınızın
kapılarını kilitli tuttuğunuz gibi, camlarını da kapalı tutmanız ve sıcak havalarda klima kullanmayı tercih etmeniz güvenliğinizi artırır. Biri sizi yardım için durdurmak istediğinde durmayın, bunun yerine yardıma ihtiyaçları olduğunu düşünüyorsanız güvenli bir yerden polisi arayın ve onların yanına yardıma gönderin. Anneniz gibi konuşmak istemem ama otostopçuları aracınıza almayın.
*ARACIN İZİ PARK EDERKEN GECEYİ DE HESABA KATINEğer garajınız ya da otoparkınız varsa onu kullanın. Eğer aracınızı sokağa park etmek zorundaysanız iyi aydınlatılan bir yerine ve köşelerden uzağa park edin. Köşeyi dönmek isteyen araçlar sizin aracınıza çarpıp kaçabilirler. Daha fazla güvenlik için bir otoparka abone olabilir ve aracınızı düzenli olarak otoparka bırakabilirsiniz.
*ARAÇ IŞIKLARININ KULLANILMASI:
*A) UZAĞI GÖSTEREN IŞIKLAR (UZUN HÜZMELİ FARLAR):Yerleşim birimleri dışındaki karayollarında geceleri seyrederken, yeterince aydınlatılmamış tünellere girerken, benzeri yer ve hallerde uzağı gösteren ışıkların yakılması zorunludur.
*B) YAKINI GÖSTEREN IŞIKLAR (KISA HÜZMELİ FARLAR):Geceleri, yerleşim birimleri dışında karayollarındaki karşılaşmalarda bir aracı takip ederken, bir aracı geçerken yan yana gelinceye kadar ve yerleşim birimleri içinde, gündüzleri ise görüşü azaltan sisli, yağışlı ve benzeri havalarda yakını gösteren ışıkların yakılması mecburidir.
NOT: Kısa farla 25 m. , uzun farlar 100 m. ileriyi aydınlatır.
*IŞIKLARIN KULLANILMASINA İLİŞKİN ESASLAR:1- Dönüş ışıklarının "geç" anlamında kullanılması,
2- Sadece park ışıkları yakılarak araç sürülmesi,
3- Karşılaşmalarda ışıkların söndürülmesi,
4- Yönetmeliklerde gösterilen esaslara aykırı ışık takılması ve kullanılması,
5- Sis ışıklarının; sis, kar, şiddetli yağmur halleri dışında ve geceleri yakını ve uzağı gösteren ışıklarla aynı zamanda kullanılması,
6- Yönetmelik esaslarına uygun olarak takılan ışıkların da amaç dışında ve gereksiz kullanılması
YASAKTIR.
*ARAÇ TEMİZLİĞİ & ARACINIZ TEMİZ Mİ?Bakım kadar periyodik temizlik de önemlidir. Camları, farları, lambaları, aynaları kirli bir araç görüş durumumuzu da olumsuz etkiler.
Araç temizliği konusunda size bir kaç önerimiz var:
*Aracınızı kendiniz yıkamak istiyorsanız gölgeye park etmenizde yarar var. Böylece, temizlik malzemeleri araç üzerinde hemen kurumaz.
*Yıkamada sabun ya da oto şampuanı kullanın. Fırça yerine de gözeneksiz sünger. Fırça ve gözenekli sünger, kum ve tozlarla dolar. Dolayısıyla aracın boyasını çizer. Paspaslar yağlanmışsa yıkayın. Islak olarak yerleştirirseniz aracın tabanında çürümeye yol açarsınız. Dış yıkamaya tavandan başlanmalıdır. Kovanın dibindeki pisliği süngere bulaştırmamak için köpükle yıkamak gerekir. Kurulama temiz bir bezle yapılmalıdır. Yıl boyunca arcınızı zaman zaman tümüyle yıkatmakta yarar vardır. Yıkama sırasında frenler ıslanacağı için tamamıyla kuruyana kadar aracı yavaş kullanmak gerekir.
*ARAÇLA İLGİLİ İPUÇLARI * Lastiklerinizi uygun basınçta tutunuz ve bunu sık sık kontrol ediniz.
* Ön düzen ve direksiyonunuzu uygun ayarda tutunuz.
* Aracınızın imalatçısının önerdiği en düşük viskoziteli yağı kullanınız.
* Motorunuzu uygun mekanik kondisyonda ve ayarlı tutunuz.
* Motorunuzun hava ve yakıt filtrelerinin temiz olduğundan emin olunuz.
* Frenlerinizin sürtmediğinden emin olunuz.
* Gövde hasarlarını tamir ettiriniz. Hasarlı kısımlar aerodinamik direnci artırır.
* Aracınız gerektirmiyorsa süper benzin kullanmayınız. Gereksiz yere fazla harcama yapmış olursunuz.
*ARAÇLARDA AZAMİ UZUNLUK VE AZAMİ DİNGİL AĞIRLIKLARI
A) AZAMİ UZUNLUK2 veya daha çok dingilli araçlarda 12 m.
Toplam ağırlıklar :
* 2 Dingilli motorlu araçlarda 18 ton
* 3 Dingilli motorlu araçlarda 25 (26) ton
* 4 Dingilli motorlu araçlarda 32 ton
* 5 veya daha çok dingilli araçlarda 40 ton
* Tahrikli tek dingilli araçlarda 11,5 ton
*AZAMİ YÜKLÜ AĞIRLIKAKS GRUBU : Dingiller arası mesafe 1,3 m ile 1,8 arası ise 18 (19) ton
Tariksiz tek dingilli araçlarda dingil ağırlığı 10 tondur
*ARAÇLARDA AZAMİ UZUNLUK VE AZAMİ DİNGİL AĞIRLIKLARI
A) AZAMİ UZUNLUK2 veya daha çok dingilli araçlarda 12 m.
Toplam ağırlıklar :
* 2 Dingilli motorlu araçlarda 18 ton
* 3 Dingilli motorlu araçlarda 25 (26) ton
* 4 Dingilli motorlu araçlarda 32 ton
* 5 veya daha çok dingilli araçlarda 40 ton
* Tahrikli tek dingilli araçlarda 11,5 ton
*AZAMİ YÜKLÜ AĞIRLIKAKS GRUBU : Dingiller arası mesafe 1,3 m ile 1,8 arası ise 18 (19) ton
Tariksiz tek dingilli araçlarda dingil ağırlığı 10 tondur
*ARAÇLARIN DÖNÜŞLERİ VE MANEVRALARI KURALLARI
*SÜRÜCÜLERa)Kavşaklara yaklaşırken şerit sayısına ve trafik yoğunluğuna göre zamanında ve uygun mesafede iken sağa mı sola mı dönüleceğine veya doğrumu gideceğine karar vermesi bu kararı işretle arkadan gelen sürücülere bildirerek gidişe ayrılan şeritlerden birine veya taşıt yolunun uygun kısmına geçmeleri
b)Yerleşim birimleri içinde kavşağa 30 metre,dışında ise150 metre kala ve kavşak içinde şerit değiştirmek yasak olduğundan dönüş yaparak sürücülerin bu mesafeden önce uygun şeride girmiş olmaları,
c)Dönüş sırasında,geçiş yapan yayalara varsa bisiklet yolundaki bisiklet sürücülerine sola
dönüşlerde ise karşıdan gelen emniyetle durdurulamayacak kadar yaklaşmış olan araçlarla
sağdan gelen araçlara ilk geçiş hakkı vermeleri,
d)Kavşağa yaklaşan sürücüler uygun şeridin seçilmesi için kaplama üzerine çizilmiş oklara ve trafik işaret levhalarına uyarak ve hız azaltarak kavşağa girip dönüşe geçmeye mecburdurlar.
*SAĞA DÖNÜŞLERDE1) Sürücüler sağa dönüş işareti vermeye,arka trafiği aynadan kontrol etmeye,sağ şeride veya işaretle dönüş izni verilen şeritlere girmeye,
2) Gerekli ise hızını azaltmaya,
3) Dönüşün yapılacağı kadar dar bir kavisle (küçük bir yarı çapla )dönmeye,
4) Gireceği karayolunun gidiş şeridine veya gidiş yol bölümünün en sağ şeridine gitmeye zorunludurlar.
*SOLA DÖNÜŞLERDE1) Sürücü sola dönüş işareti vermeye,dönüş öncesinde tek yönlü yolda en sol şeride iki yönlü ve iki şeritli yolda orta şeride yakın olarak yanaşmaya,
2) Kavşağa girmeden,sağdan gelen araçlarla ilk geçiş hakkını vermeye,
3) Dönüş başladıktan sonra karşıdan gelen ve güvenle duramayacak kadar kavşağa yaklaşmış olan araçların geçmesini beklemeye,
4) Dönüşü tamamlamak üzere karşı yönden gelen trafiğin kullandığı yol bölümüne girmemek şartıyla sağ şeride çok şeritli yollarda sağ şerit hariç gidilecek yol bölümündeki en uygun şeride girmeye,
5) Gideceği yolun gidişe ayrılan kısmına girmek üzere dönüşünü yaparken,arkadan gelen ve sola dönecek diğer araçları engellememek için geniş kavisle dönüş yapmaya,
6) Girdiği yol bölümü çok şeritli ise işaret vererek en kısa zamanda sağ şeride veya hızının gerektirdiği şeride girmeye mecburdur.
*DÖNEL KAVŞAKLARDAKİ DÖNÜŞLERDE1) Dönüş işareti vermeye,
2) Hızını azaltmaya,
3) Sola dönecek ise,orta adaya yakın işaretten kavşağa girmeye,
4) Ada etrafından dönerken gereksiz şerit değiştirmemeye,
5) Gireceği yola yaklaşırken,sağa dönüş işareti ile birlikte sağa yaklaşarak dönel kavşaktan çıkmaya,
6) Gireceği yolun gidiş yönündeki uygun şeridine girmeye ,
7) Girdiği yol bölümü çok şeritli ise,işaret vererek en kısa zamanda trafiği tehlikeye düşürmeden sağ şeride veya hızını gerektirdiği şeride geçmeye mecburdur.
8) Dönel kavşaklardaki geriye dönüşlerde,sola dönüşlerdeki kurallara uymakla birlikte,orta ada etrafında dönerken gideceği yola yaklaşıncaya kadar şeridini muhafaza etmeye mecburdur.
Dönüş sırasında araç sürücüleri;yaya ve bisikletliler için yeşil ışık yanmakta iken;yaya ve bisiklet yolundan geçen yoksa veya yayalar uzakta iseler bisikletlilerin ve yayaları ilk geçiş hakkı engellenmemek şartı ile dönüşlerine devam edebilirler.
Görevli kişi veya trafik işareti ile yönetilen kavşaklardan,sürücüler en kısa zamanda geçmek zorundadırlar. Gidişe ayrılmış çok şeritli yollarda,en sağ veya en sol şeride bitişik olan şeritlerden sağa veya sola işaretlemek suretiyle izin verilir. Böyle yollarda sürücüler kurallara uygun olarak bu şeritten dönüş için yararlanabilirler.
1.Yaşamı koruma ve sürdürülmesini sağlama
2.Durumun kötüleşmesini engelleme
3.İyileşmesini kolaylaştırma
*ARAÇTA CEP TELEFONU KULLANMAK VE KAZA RİSKİ Kaynak:
http://www.aybak.org Araç kullanırken cep telefonuyla arama yapmak, çalan telefona cevap vermek, numara çevirmek gibi davranışlar sürücünün dikkatinin dağılmasına, konsantrasyonunun bozulmasına neden olarak kazaya yol açabilir. Aracın güvenli bir biçimde yol alması her şeyden önce sürücünün sorumluluğu altındadır. Bu nedenle bütün sürücüler aracı kontrol etmesini güçleştiren bu durumları öğrenerek kaza riskini azaltmaya yönelik önlemler alabilirler. Araç içinde cep telefonunu kapalı tutmak bu açıdan en etkili önlemdir.
Cep Telefonlarının kullanımı sırasında sürücüler daha fazla hata yapmakta, bazı tehlikeli durumların ya hiç farkına varamamakta ya da önlem almakta geç kalmaktadırlar. Yapılan bir araştırmaya göre bu gecikme çevresel koşullara, aracın o andaki hızına ve sürücünün yaşına bağlı olarak 0.6 saniyeden 0.9 saniyeye kadar artabilmektedir. Saatte 60 km hızla giden bir otomobilin sürücüsünün frene basmasının bu kadar gecikmesi durma mesafesinin 15 metre daha artması demektir.
Aynı araştırmada cep telefonuyla konuşan bir sürücünün çevresindeki tehlikeli durumların bazılarını hiç fark edemediği görülmüştür. Buna göre sürücülerin basit bir arama yaparken %20, zihni çok fazla meşgul eden bir görüşme yaparken ise %29 olasılıkla tehlikeli bir durumu gözden kaçırabileceği bulunmuştur.
Cep telefonunu kullanımı yalnızca numara çevirirken ya da konuşurken değil, telefon beklerken ve görüşme bittikten sonraki süre içinde bile kaza riskini arttırıcı bir etki yapmaktadır. 699 sürücü üzerinde yapılan bir başka araştırmada görüşme bittikten sonraki 5 dakika içinde kaza olasılığının 4.8 kat, 15 dakika içinde ise 1.3 kat daha fazla olduğu bulunmuştur.
Bir çok araştırmada doğrulanan başka bir bulgu ise, ele alınmadan kullanılan araca bağlı telefonların kaza riski açısından hiç bir yarar sağlamamasıdır. Çünkü, sürücü için dikkat dağıtıcı olan yönü telefonun fiziksel özellikleri değil, konuşmanın yoğunluğudur.
Araştırmalarda sıkça rastlanan bir başka bulgu ise, sürücülerin cep telefonu kullanırken hızlarını azaltmalarıdır. Bir anlamda sürücüler aracı kontrol etmek amacıyla olabilecek hataları telafi etmeye çalışmaktadırlar. Ancak bu daha önce belirtilen tehlikeleri ortadan kaldırmak için yeterli olmamaktadır. Cep telefonu kullanan sürücülerin tehlikeli bir durumda hiç tepki vermeme olasılığı da bulunmaktadır. Bu da %12'ye kadar ulaşabilen ve trafik güvenliği açısından göz ardı edilmemesi gereken yüksek bir orandır.
Sürücünün deneyimli olması veya cep telefonu kullanmaya alışkın olması da riski azaltmaya yetmemektedir. Hem telefon kullanmaya alışkın hem de deneyimli sürücüler oldukları halde bu kişilerin iki-üç kat daha fazla hata yaptıkları gözlenmiştir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar cep telefonu kullanımının kişiyi fiziksel olarak meşgul etmesinden çok artan zihinsel faaliyet ve buna bağlı olarak dikkatin dağılması, konsantrasyonun bozulması nedeniyle kaza riskini arttırdığına işaret etmektedir. Bu nedenle, en etkili önlem araç kullanırken cep telefonunu kapalı tutmaktır.
*ARAÇTA MÜZİK DİNLEME
*MÜZİK DİNLEMEYİ SEVER MİSİNİZ?Aman ne olur yüksek sesle dinlemeyelim. Hem diğer araçların uyarı için çalacakları korna sesini duyamayız hem de dikkatimiz dağılabilir. Hele kaset değiştirme işini araçtaki diğer yolculara bırakalım. Yalnız mısınız? Radyo ne güne duruyor?...
Bir de camlarımızın ardına sızan müzik çevreyi rahatsız edebilir. Müziği kendimiz dinleyelim başka ortaklar aramayalım.
*ARIZALI ARAÇLARIN ÇEKİLMESİ:1- Freni arızalı olmayan araçların çekilmesi:
- Çekme halatı, çekme zinciri veya çekme demiri ile çekilir.
- Çekme halatının uzunluğu en fazla 5m. olmalıdır.
- Halatın uzunluğu 2,5m. geçerse kırmızı yansıtıcı bağlanmalı.
- Hız saatte 20km olmalı.
2- Freni arızalı olan araçların çekilmesi:
- Çeki demiri ile çekilmeli.
- Demir uzunluğu en fazla 1m. olmalı.
- Hız saatte 15km. geçmemeli.
NOT: Her iki durumda da yolcu ve yük taşınmamalı.
*ASLİ KUSURLAR: 1. Kırmızı ışıkta geçmek. Trafik polisinin dur ikazına uymamak.
2. Şeride tecavüz etmek.
3. Bir araca arkadan çarpmak.
4. Karşı yönden gelen şerit ve yol bölümünden gitmek.
5. Sollama kurallarına uymadan araç sollamak.
6. Dönüş kurallarına uymamak.
7. Daralan yollarda öncelik hakkına uymamak.
8. Şehirler arası yollarda park yapmak.
NOT: Alkollü araç kullanmak, hız limitini aşarak araç kullanmak, ehliyetsiz araç kullanmak ASLİ KUSUR DEĞİLDİR.
*AYLIK BAKIMMotor yağ seviyesini kontrol ediniz. Soğutma sisteminden sızıntı olup olmadığını gözle muayene ediniz. Radyatör antifriz/soğutucu seviyesini kontrol ediniz. Yeni otomobillerde seviye işaretli şeffaf depolar bulunmaktadır. 50/50 kalıcı antifriz ve su karışımı ile doldurunuz. Dikkat: Motor sıcakken basınç kapağını açmayınız. Cam silecek suyu deposunu dolu tutunuz. Doldurma işleminden sonra, silici lastiklerini, üzerine bir miktar çözücü döktüğünüz bir bezle siliniz.
Kayışları ayda bir kontrol ediniz. Aşınmış, yüzeyi camlaşmış veya kavrulmuş kayışları değiştiriniz veya iyi durumda iseler gerginliklerini kontrol ediniz. Kayış gerginliği, kasnaklar arasından baş parmağınızla bastırdığınızda 10-15 mm esneyecek düzeyde olmalıdır. Esnemiş, şişmiş veya çürümüş hortumları değiştiriniz. Kelepçeleri sıkınız. Fren hidroliğini ve varsa kavrama hidroliğini kontrol ediniz. Kapağı açmadan önce fren merkez silindirini temizleyiniz. Hidrolik eklemeniz gerekiyorsa, onaylanmış tipte hidrolik ekleyiniz ve muhtemel sızıntı yerlerini kontrol ediniz. Güç direksiyonu yağını ayda bir kez kontrol ediniz. Seviyesi düşük ise yağından ekleyiniz. Motor çalışır ve sıcak durumda, park freni çekili iken transmisyon yağı seviyesini kontrol ediniz. Gerekli ise ekleyiniz. Gereğinden fazla yağ doldurmayınız. Lastik basınçlarını kontrol ediniz ve önerilen basınçta tutunuz. Lastik yüzey ve dişlerindeki kesikleri, diğer hasarları ve düzenli düzensiz aşıntıları inceleyiniz. Düzensiz aşıntı, tekerlek açı ayarlarının veya balansının bozuk olduğunu gösterir. Motor ve transmisyon yağlarını ve yağ sızıntıları olup olmadığını kontrol ediniz. Yağ çubuğunu çıkarıp silerek tekrar yerine takınız ve tekrar çıkararak yağ seviyesini kontrol ediniz. Gerekli ise ekleyiniz. Gereğinden fazla yağ doldurmayınız.
Bir iki ayda bir hava filtresini kontrol ediniz. Kirili ise değiştiriniz. Akünüzü soğuk havalarda ayda bir, sıcak havalarda haftada bir ve uzun yolculuklarda her gün kontrol ediniz. Kabloların sıkı ve oksitlenmemiş olduğundan emin olunuz. Eğer kapaklı tipte ise, sıvı seviyesini kontrol ediniz. Eksilmiş ise saf su ekleyiniz. Dikkat: akünün yakınında sigara içmeyiniz, kibrit veya çakmak yakmayınız.
*6 AYLIK VEYA 10 000 KM'LİK BAKIMMotor yağını ve uygulanabilirse yağ filtresini değiştiriniz.
Mekanik vites kutusu yağ seviyesini kontrol ediniz. Eksilmiş ise tamamlayınız.
Diferansiyel yağ seviyesini kontrol ediniz. Eksilmiş ise tamamlayınız.
Fren balatalarının aşıntı kontrolünü yapınız.
*12 AYLIK VEYA 20 000 KM'LİK BAKIMMotoru ayarlayınız, bujileri değiştiriniz (Platin bujiler imalatçının önerisi doğrultusunda değiştirilmelidir).
Kavrama pedalı boşluk ayarını yapınız (mekanik transmisyonlularda).
Tekerlek balansı yaptırınız.
Ön düzen ayarı yaptırınız.
Amortisörlerde yağ sızıntısı olup olmadığına bakınız. Amortisörün çalışıp çalışmadığını test etmek için, aracı yukarı aşağı sallayınız. Sallamayı bıraktığınızda araç hemen sallanmayı bırakmalıdır. Aşınmış veya sızdıran amortisörler daima çift olarak değiştirilmelidir.
*24 AYLIK VEYA 40 000 KM'LİK BAKIMSoğutma sisteminizi boşaltıp yıkadıktan sonra önerilen antifriz ve su karışımı ile doldurunuz.
Fren hidroliğini değiştiriniz
Hava filtresini değiştiriniz.
Cam sileceklerini değiştiriniz. Aşınmış veya sertleşmiş lastiklerde sıvama veya gevşeklik görülür.
Otomatik transmisyon sıvısını boşaltarak yenileyiniz, filtresini temizleyiniz veya değiştiriniz, bantları ayarlayınız (uygulanabiliyorsa).
Aracın altından, delik kırık veya gevşek egzoz borusu, susturucu ve bağlantıları olup olmadığını kontrol ediniz. Hasarlı parçaları değiştiriniz.
NOT: Modern taşıt motorlarının çoğunda lastik kam mili kayışı (trigger kayışı) kullanılmaktadır. Bu kayışın imalatçının önerileri doğrultusunda değiştirilmesi önemlidir. Aksi halde kayış kopabilir ve motor hasarına yol açabilir. Önerilen değiştirme periyotları 40 000 km...100 000 km veya 4...5 yıl arasındadır.
*ABS (Anti Bloke Brake System) Kilitleme Önleyici SistemiKilitleme önleyici sistemin görevi, kuvvetli frenleme sırasında tekerleklerin kilitlenmesini önlemektir. Yani tekerlekler kaymaya başlamaksızın kilitleme sınırına kadar frenlenmelidir. Bu husus otomobilin tüm özelliklerinde (kuru, buz kayganlığı) sağlanmalıdır
ABS fren sisteminin fonksiyonu her türlü frenleme koşulu altında aracın; stabilitesini, direksiyon hakimiyetini, optimum şekilde frenlenmesini sağlamaktır.
Optimum şekilde frenlemenin anlamı, maksimum yol tutuşunu elde ederek frenleme mesafesini optimize etmektir.
Acil durumlarda fren yapmak gerektiğinde, sürücü; önüne çıkan bir engelden kaçabilmeli, virajlarda hakimiyeti kaybetmemeli, tekerleklerin yol tutuş seviyeleri farklı olsa bile direksiyon hakimiyetini kaybetmemelidir.
Fren mesafesinin azaltılmasının yanı sıra, ABS fren sisteminin en önemli avantajı, acil frenlemeler esnasında direksiyon hakimiyetinin kaybedilmemesidir. Aşırı hızın neden olduğu tehlikeler, hiçbir ABS fren sistemi tarafından telafi edilemez.
Sistemin Ana Parçaları
Devir Sayıcı Verici:
Devir sayıcı vericileri tekerleklerin dönme hızlarını ölçerler. Tekerleklerle beraber dönen disklerin dişleri sabit konumlu endüksiyon hissedicilerle alternatif gerilim üretirler. Bu alternatif gerilimler ise sinyal şeklinde elektronik kumanda cihazlarına iletilirler.
Devir sensörleri;
sürüş hızını, tekerleklerin hızlanmasını, yavaşlamasını ve kaymasını ölçer.
Sensörlerin çalışması özetle şu şekildedir:
Manyetik akış çizgileri, tekerlek ile birlikte dönen bir sinyal dişlisinin sensöre bakan dişlerine doğru yaklaşırlar. Dişin varlığına veya yokluğuna bağlı olarak, katı bir yüzeyden boşluğa geçilmesi manyetik akışta değişikliğe sebep olur. Bu değişiklik; sensör terminallerinde bir elektromotor kuvveti ve sonuç olarak da elektronik kontrol ünitesi için bir alternatif elektrik sinyali oluşturmaya yeterlidir.
Sensörün dahili elemanları (bobin ve daimi mıknatıs) tamamen koruyucu reçine içine yerleştirilmiş olup, plastik bir muhafaza ile çevrelenmişlerdir. Sensör muhafazasına monte edilen bir burç muhafazayı deformasyona maruz kalmadan bağlar. Sinyallerin doğru olarak elde edilebilmesi için sensörün ucu ile dişli arasındaki mesafe araç kataloğundaki değerlerde olmalıdır.
Elektronik Kumanda Cihazı
Elektronik kumanda cihazı, devir sayısı hissedicilerden sinyalleri alır değerlendirir ve tekerlek fren silindirindeki optimum frenleme için gerekli olan hidrolik basıncı hesaplanır. Kumanda cihazı hesaplanan değeri hidrolik üniteye aktarır.
Hidrolik Ünite:
Hidrolik ünite manyetik supabı ve iletme pompası elektronik kumanda cihazı tarafından devreye sokulur. Böylece fren basıncı ihtiyaca göre tutulur, yükselir, azalır.
Sistemin Çalışması
Bir tekerleğin kilitleme tehlikesi doğar doğmaz bu tekerleğin devir sayısı düşer. Bunun için elektronik kumanda cihazı hidrolik üniteye ‘ Fren hidroliğini çek ’ komutunu verir. Bunun üzerine geri iletme pompası fren hidroliğini tekerlek frenleme silindirinden çekerek basınç tutucu üzerinden fren merkez pompası devresine iletir. Fren basıncının ortadan kaldırılması, tekerleğin kilitleme tehlikesini önler. Aynı anda tekerlek tekrar hızlanır. Elektronik kumanda cihazı tekerleğin yeniden kuvvetli bir şekilde frenlenebileceğini tekrar belirler ve hidrolik üniteye ‘ fren hidroliğini gönder ’ komutunu verir. Böylece manyetik supap üzerinden basınç tekrar yükselir. Ayarlama (düzenleme) süresi yeniden başlar.Sistemin çalışmasını daha iyi anlayabilmek için kademe kademe incelemek daha iyi olacaktır. ABS fren sistemleri prensipte aynı olmakla beraber pratikte bazı teknik farklılıklar bulanmaktadır.
*Akü nedir? Bakımı nasıl yapılırKimyasal anlamda enerji depolayan ve gerektiğinde bu kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine çeviren cihazlara Akü denir.
Aküler yapı olarak birbirine benzerlik göstermelerinin yanı sıra bir grup elektro kimyasal hücreden oluşmaktadırlar. Bu hücrelerin her birinde bir pozitif, bir negatif elektrot ve bir ayıraç mevcuttur.
Akü Deşarj edilirken iki elektrotun içinde bulunan farklı materyaller arasında elektro kimyasal bir değişim meydana gelir. Çok basit anlamda, negatif elektrottaki madde oksijenle tepkimeye girerek elektronlarını serbest bırakır, yani daha negatif bir konuma gelir. (Anot reaksiyonu). Aynı zamanda pozitif elektrottaki madde azalır ve elektrot daha da pozitifleşir (Katot reaksiyonu) Elektronlar pozitif ve negatif kutupları birleştiren bir dış devre aracılığıyla elektrotlar arasında dolaşır. Elektronlar pozitif ve negatif elektrotlar arasında hareket ederken farlar, marş motoru gibi bir dış devreyi de faaliyete geçirir. Enerjiyi depolamak için farklı materyaller kullanılabilir ve aküler genellikle o akünün yapısında aktif olarak kullanılan nikel/kadmiyum – nikel/demir – lityum/demir gibi materyalle tanımlanırlar. Diğer akülerse elektrotlarda bulunan diğer tıp materyallerle ve kullanılan elektrolit tipine göre adlandırılırlar. En yaygın olanları kurşun asit aküleridir.Kullanılan aktif materyal, hücrelerin voltajını belirler ve hücrelerin sayısı da akünün toplam voltajını belirler. Bir kurşun asit akünün 2 V. civarında nominal voltajı vardır. Bir çok araba aküsü bu tip 6 hücreden oluşmaktadır. Bu yüzden 12 V. lik bir voltaja sahiptirler. Geleneksel açık aküler elektrolit ile doldurulabilir.Bakım gerektirmeyen aküler doldurulamaz Yeniden bileşim aküleri doldurma gerektirmez, çünkü aküde bulunan hidrojen ve oksijen gazları birleşerek suya dönüşürler.
Su seviyesi hiç bir zaman plaka seviyesinin altına düşmemelidir.
Yaz aylarında su daha sık azalacağından kontrolleri sıklaştırmakta fayda vardır.
Akü kısa devreden korunmalı, üzerlerinde metal bir şey unutulmamalı.
Ani sıcaklık, soğuk ve ateş tehlikelidir. Patlama olabilir.
Sarsıntılardan etkilenmemeli, sabitlenme yapılmalı.
Akü gözlerindeki tapaların havalandırma delikleri açık olmalı.
Kutup başları, oksitten korunmaları için gres veya vazelin ile kaplanmalıdır.
Yağ ve yakıtın bulaşmamasına dikkat edilmeli.
Akü bağlanırken önce pozitif (+), sonra negatif (-) ucu takılır. Sökerken ise bu işlemin tersi yapılmalıdır.
Su ilave edilirken akü üzerinde bulunan seviyelere dikkat ediniz.
Dolu (asidi veya suyu olan) aküyü şarjsız bırakmamaya özen gösteriniz.
Şarj olurken çıkardığı gazlar insan sağlığı için tehlikelidir.
Ambalajında kullanıma hazır halde bir akü satın aldığınızda akünün uzunca bir zamandan beri yattığını düşünüp akünüzün amperinin en fazla % 10’uyla şarj etmeniz faydalı olacaktır. Eğer asidi konmamış bir akü satın almışsanız, akü yeni yani sıfırsa ilk defaya mahsus sadece özgül ağırlığı 1.285 olan saf sülfürik asit konur. Plakaların üzerini 10-15 mm geçinceye kadar asit doldurulduktan sonra akü en az iki saat dinlendirilir, bu süre akünüzün ömrünü arttıracaktır. Bu işlemden sonra bir kaç günde bir akü gözleri açılarak su (elektrolit) seviyesi kontrol edilmeli seviye düşmüşse sadece saf su ilave edilmelidir. artık bundan sonra asit konmaz.
Soğuk havalarda akülere neler olduğu konusunda bir çok yanlış kanı mevcuttur. İnsanlar genellikle aküler düşük ısılarda, soğuk havalarda kapasitelerini kaybetmezler diye düşünürler. Ama bu genellikle yanlıştır, kaybederler. Hem de enerji sağlama yetenekleri azalır. Derece düştükçe aküdeki kimyasal reaksiyon yavaşlar. -10C°' den sonra her derece ısı düşüşünde kimyasal reaksiyon süresi ikiye katlanır. Bu yağın soğuk havadaki özelliğiyle kıyaslanabilir. Derece düştükçe yağ akışkanlığını gittikçe yitirir. Kimyasal terminolojide kurşun plakaların içinde durduğu asit , kurşun plakalara doğru kurşun sülfat olmak için içindeki sülfiri harekete geçirir ve bu hareket tekrarlanır, işte belirtilen bu hareket soğuk havalarda oldukça yavaşlar. Soğuk havada rezistans yükseldiğinden, aküden alınan akımın voltajı düşer. Akünün gücü ısı ile temas halinde olduğu zaman azalır (aküler fonksiyonlarını en iyi + 10C° ile +30C° arasında gösterirler) Akünün gücünde aşırı ısıdan dolayı meydana gelen azalma, aküyü soğuk havada kullanmadan anlaşılmaz. Bunun sebebi akünün yüksek ısıda kullanıldığında ortaya çıkan aşınmadır. SORUN, kimyasal reaksiyonun yüksek derecelerde daha hızlanmasıdır. Akü daha çabuk enerji üretir, bu da elektrotlardaki aşınmanın artması demektir. Buna ilaveten gaz oranı yükselir. Su buharlaşır ve aşınmayı daha da hızlandıran asit daha çok yoğunlaşır. Isı sorunu, sadece aracın sıcak iklimde kullanılmasında ortaya çıkmaz. Eğer akü bir ısı kaynağının yanına veya sıcak bir bölüme konulursa akünün ömrü belirgin bir şekilde kısalır. Bu sebepten ötürü, akü sıcak bir ortamda kullanılacağı zaman ısıdan korumak için levhalar kullanılır.Bir kurşun asit aküsü dışardan bir güç kaynağıyla şarj edildiğinde deşarj süresi oluştuğu gibi, elektrotlar zıt yöne giderler. Bunun oluşması için dış güç kaynağının aküden daha çok enerji üretmesi gerekmektedir. Her kurşun asit ünitesi takriben 2V üretir. Bu da şarjın amacına göre 10V' luk bir araba aküsü için her üniteye 2.2-2.4 V ya da toplam 13.2-14.4 V verilmesi anlamına gelir. Bir marş aküsü genellikle aracın kendi jeneratörü tarafında şarj edilir. Fakat hepimizin de bildiği gibi akü herhangi bir nedenle boşalmış olabilir. Yani bir akünün doldurma cihazına ihtiyaç duyduğu an gelmiştir.Aküyü şarj etmek için güvenilir bir şarj cihazı gereklidir ve bu cihaz mutlaka voltaj regülatorü olmalıdır. Bizim genelde uyguladığımızın tersine şarj süreci oldukça karmaşıktır. Bununla birlikte biz sadece aküyü şarj ederken çıkabilecek pratik sorunlarla ilgileniyoruz. Güvenlik açısından kimse piyasada bulunan basit destekleme şarj cihazlarını kullanmamaktadır.
Aşırı yükleme akünün belirtilen noktanın üzerinde şarj edilmesi ile ortaya çıkan yaygın bir hatadır. Geleneksel akülerde aşırı yükleme hidrojen ve oksijenin birikmesine ve uçup gitmesine sebep olur. Bu gazlar patlayıcı oksi-hidrojen karışımı halini alırlar. Bu yüzden bu işlem daima iyi havalandırılmış yerlerde yapılmalıdır. Aküde gaz oluşurken, dereceyi düşüren ve yoğunluğu arttıran elektrolitten su buharlaşır. Açıkta kalan elektrotlar hasar vermeye meyillidir. Aşırı yüklemede meydana gelen su kaybını tamamlamak için akülere arıtılmış su konulur. Aşırı yüklemeden meydana gelen bu etki genellikle gözle görülmez ve akünün ömrünün kısalması ile sonuçlanır.
*Antifiriz suyun donmasını nasıl önlüyor? Arabamızın motoru arabayı yürütecek gücü sağlarken bir yandan da ısı üretir. Motor bloğu içinde devamlı dolaşan su ile motor soğutulur. Motordan aldığı ısı ile ısınan bu su da radyatörde havanın yardımıyla soğutulur.
Kapalı bir çevrimde ve ideal ısı dengelerinde devamlı oluşan bu olayın farkına biz ancak, herhangi bir arıza durumunda soğutma olayı yetersiz kaldığında, radyatörden buharlar çıktığında, yani bilinen tabiri ile arabamız hararet yaptığında varırız.
Kışın soğuk aylarında, hava sıcaklığı sıfırın altına düşünce, arabamız kapı önünde hareketsiz halde iken bu soğutma suyu da her su gibi donabilir. Donunca genişler ve yaptığı basınçla motor bloğunu çatlatabilir. Bu olayı önlemek için suyun içine, sıfırın çok altındaki derecelerde bile donmasına mani olacak 'anti-firiz' dediğimiz sıvı ilave edilir.
Motorun soğutma suyunun i ine ne oranda antifiriz konulacağını, o bölgede olabilecek en düşük hava sıcaklığı belirler. O zaman şöyle düşünülebilir. Tam emniyetli olması bakımından, soğutma suyunun yerine niçin tamamen antifiriz doldurmuyoruz? Antifiriz oranı yüzde yüzü bulunca sıcaklık ne kadar düşerse düşsün maksimum korunma sağlanmış olmaz mı?
Hayır, olmuyor. Mantıken ters gelebilir ama belirli orandan fazla konulan antifiriz bu sefer de tamamen ters tepki veriyor. Suya yüzde 50 oranında katılmış antifiriz -37 derecede donarken, antifirizin kendisi yani saf antifiriz -12 derecede donuyor.
Suyla karışabilen her şey onun sıfır derece olan donma noktasını düşürür. Yani donma derecesini düşürmek için suya toz şeker, şurup hatta aküdeki asit bile konulabilir. Hepsi de bir dereceye kadar aynı işlevi görür ancak hiçbiri diğer tehlikeli yan etkileri bakımından tavsiye edilmez.
İlk otomobillerde şeker ve balın antifiriz olarak kullanılmaları denendi, sonraları ise alkolde karar kılındı. Ancak bu sefer de alkolün kaynama noktası düşük olduğundan motor sıcakken sorun çıkardı. O halde ideal antifirizin donmayı önlemesi ama aynı zamanda da suyun kaynamasına sebep olmaması gerekiyordu. Günümü de bu amaçla 'etilen glikol' denilen renksiz kimyasal bir sıvı kullanılıyor.
Suyun içine katılan kimyasalların donmayı önleme özelliği, suyun ve buzun moleküler yapıları ve antifirizin bu yapılara olan etkisinden ileri geliyor. Bilindiği gibi tüm sıvılarda olduğu gibi suda da moleküller serbest ve düzensiz halde, katılarda (buzda) ise sabit ve düzgün bir yapıdadırlar. Su donarken önce moleküllerinin hareketleri yavaşlar sonra da düzgün ve sabit bir pozisyona gelirler yani kristalleşirler. İşte antifirizin buradaki rolü, moleküllerinin su molekülleri ile birleşerek onların buz kristalleri oluşturmalarına mani olmaktır.
Peki öyleyse ortada su yokken antifiriz kendi kendine niçin daha çabuk donuyor? Çünkü suya katıldığında antifirizin su moleküllerine yaptığını su da antifiriz moleküllerine yapar. Donmayı önlemek daha doğrusu geciktirmek iki taraflı çalışır, su da antifirizin donma derecesini düşürür. Sonuç olarak arabanın soğutma suyuna önerilenden fazla antifiriz konmasının hiçbir faydası yoktur aksine zararı vardır.
*Aracınızın ünitelerinde yer alan sıvılar ne işe yarar? Ne kadar zamanda bir değişmeli
Araçların çalışma unsurlarında önemli görevleri olan yağ, antifriz, gaz, asit ve su gibi araç bünyesinde bulunan sıvılar kaputun altında kendilerine ait haznelere sahipler. Eksildiği zaman tamamlanan yada bakımı yapılan bu sıvıların bakım zaman aralıkları değişkenlik göstermektedir. Araç ve sürücüsü için hayati önem arz eden bu sıvıların kullanma kılavuzu yada talimatnamesine göre belirtilen bakımlarının yapılması gerekmektedir.
Bahsi geçen kılavuzda depoların litre hacimlerinden hangi sıvının doldurulması gerektiğine, sıvıların kalitesinden işlevine pek çok bilgi sunulmaktadır.
Aracımızın ünitelerinde yer alan belli başlı sıvılar:
Motor yağı
Motor yağı, motorun tüm hareketli aksamı üzerinde film şeklinde ince bir tabaka oluşturarak sürtünme ve aşınmayı azaltır, bu da tekerleklere daha fazla güç aktarıldığı anlamına gelir. Motor yağı içerdiği deterjanlar vasıtası ile motoru temizlemeye yardımcı olur, pasa karşı korur ve aynı zamanda silindirlerin çevresindeki aşırı sıcağın bir bölümünü kartere indirmeye yardımcı olur. Yağın kullanma kılavuzuna göre bakımı yapılır.
Motor yağları hakkında merak ettiğiniz her şey.
Şanzıman yağı
40.000 ile 60.000 kilometrede yada 2 yılda bir değiştirilmesi önerilen şanzıman yağının tavsiye edilen bakım / değişim oranları araçların el kitabında mevcuttur.
Otomatik şanzıman bakımı.
Direksiyon hidroliği
Hidrolik direksiyon sistemlerinde kullanılan hidrolik yağı çoğunlukla sorun çıkarmayan sıvıların başından gelir. Her ne kadar sızıntı olasılığı düşük olsada periyodik bakımlarda servis tarafından kontrol edilmeli ve eksikse tamamlanmalıdır.
Fren Hidroliği
Özellikle havanın uzun süreli sıcak olduğu yerlerde eskiyen hidrolik yağı kaynama yapabileceğinden ortalama 1.5 yılda bir kez değiştirilmesi gerekmektedir. Sızıntı bile olmasa zamanla fren pistonları ile balataların sıkışması sonucu oluşturduğu boşluğa dolduğundan kendi kendine azalır.
Klima gazı
Uzman ve bilgili kişiler haricinde açılmaması gereken ve motor kaput kilidinin arka kısmında bulunan alüminyum borular üzerindeki kapaklardan dolumu yapılan klima gazı kesinlikle yetkili servis tarafından ve uzman kişilerce doldurulmalıdır. Yılda 1 kere kontrolü gereken klima gazının 2 yılda 1 değiştirilmesi öngörülmektedir.
Antifriz
Radyatörün paslanması ve soğuk havalarda suyun donmasını engellemek için radyatör suyuna ilave edilen antifriz yılda 1 sefer kontrol edilmeli ve gerekiyorsa değiştirilmelidir.
Cam Suyu
Deterjan katkılı suyun konması camların temizliği açısından daha olumlu olduğundan saf su yerine katkılı su kullanılması tavsiye edilen Cam Suyu bittikçe eklenerek doldurulmalıdır
*Az Benzin İle Çok Kilometre Yapmanın 5 YoluSoğuk motorun rölanti devrini kontrol eden hızlı-rölanti egzantrik ayarı yüksek ise benzin sarfiyatında artış sağlar. Deniz seviyesinden yükseldiğiniz her 360 metrede hava / benzin karışım oranında yüzde 1,25'lik bir azalma olur ve hava inceldiğinden karışım zenginleşir, bu durumlarda karbüratörün fakir karışım verecek şekilde ayarlanması ve deniz seviyesine inildiğinde artacak hava yoğunluğundan karbüratör ayarını zengin karışıma göre ayarlamanız yakıt sarfiyatınızı azaltabilir.
Motor soğukken çalıştırıldığında keskin bir benzin kokusu alıyorsanız büyük ihtimalle cigle zengin karışım verecek şekilde ayarlanmıştır, bu ayarın düzeltilmesi hem motorunuzun alışmasını kolaylaştıracak hemde yakıt tüketiminizi azaltacaktır. Cigle kelebeği elektrikli olan araç sahipleri ise araccın motoru ısındığında kelebeğin tam açılıp açılamadığını kontrol etmelidirler. Benzin sarfiyatını arttıran bir diğer etken sıkı veya tutukluk yapan gaz pedalıdır, pedal yukarı-aşağı düzgün hareket edebilmelidir, yumuşak veya sert olmamalıdır. Aracı kullanırken gaz pedalının altında bir yumurta varmış gibi pedala basarsanız ve araca gazı yedire yedire verirseniz sarfiyatınızı azaltmanıza sebebiyet verecektir.
Bujiler benzin sarfiyatını azaltan en önemli motor ekipmanından birisidir, her 10.000 kilometrede bir sefere mahsus bujilerin temizlenmesi ve gerekiyorsa bujilerin değiştirilmesi önemlidir.
Benzin sarfiyatının azalmasını sağlayacak bir diğer etken tam şarjlı aküdür. Tam şarjlı aküler voltaj regülatörü şarj dinamosunun verdiği elektriği en aza indirerek şarj dinamosunun emdiği beygir gücünü azaltarak morun çekişini arttırır. Ayrıca tam doluyken silindirlerde tam yanmayıda sağlayan akünü bakımıda önemlidir. Akünün su seviyesini kontrol etmeniz, akü üzerinde kısa devreye sebebiyet verecek durumlardan sakınmanız, yağ yakıt gibi sıvıların aküye bulaşmamasına dikkat etmeniz, aşırı ve ani sıcaklıktan ve soğuktan akünüzü korumanız, ateşten sakınmanız akünüzün ömrünü arttıran hususlardır.
Motor bakımı ise sarfiyat azartan bir diğer sebeptir, aşınmış segmanlar motorun kompresyon oranını düşürürken yağ sarfiyatını arttırır, kompresyon basıncı düşen motorun çekişi azalır ve yakıt sarfiyatı artar. Motorun bu arızasını gidermek için motorunuzu sokacağınız revizyon büyük maliyetler çıkarabilir. Aracın egzost sisteminde tıkanıklık olmamasına dikkat etmeniz gerekmektedir, egzostda olabilecek tıkanıklıklar karşı basıncı yükselteceğinden motorda çekiş düşmesine sebebiyet verir. Motorunuzun silindirine kapak contasından basınç kaçmasını önlemek için silindir kapak cıvataları iyice sıkılmış olmalıdır.
Egzost sistemi hariç tıkanık olmamasına dikkat edeceğiniz diğer yer karter havalandırma borusudur, tozlu yollarda bu boru tıkanarak karter havalanmasını engeller ve karter içindeki hava ve yağ buharları dışarı sağlıklı atılamadığından basınç yükselmesi olur ve bu basınç pistonların hareketine etki ederek motor gücünde düşüşe ve harariyete sebebiyet verir.Motora takılı kayışların gerginliği iyi ayarlanmalıdır, fazla sıkı olan kayış ayarı motora fazla yük bindireceğinden motor yükü taşıyabilmek için daha fazla yakıt tüketir. Otomatik vitesli araçlarda uzun süre düşük viteste gitmek fazla yakıt sarfiyatına sebep verir, şanzımanın roketleme zamanı ayarı kontrol etmeli, bu ayarın düzgün ve emniyetli olmasına dikkat edilmelidir.
Otomatik şanzımanlarda roketleme tereddütlü, ani kavrama veya inleme, kaydırma şeklinde yüksek vitese geçiyorsa şanzıman kontrol edilmelidir. Normal şanzımanlarad ise benzin sarfiyatını arttıran etken kaçıran debriyajdır. Debriyaj tamamen yerine oturmadığı için motorun ürettiği gücü tam olarak transfer edemeyerek yakılan yakıtın boşa gitmesine sebebiyet verir. Debriyaj balatası aşınmadığı durumlarda debriyaj ayarı ile kaçırma kolaylıkla önlenebilir.Az benzin yakmak için temizliğine dikkat edilmesi gereken en önemli ekipmanlardan biri hava filtresidir. Hava filtresi kirliyse karbüratöre giren havada azalma olur ve daha fazla benzin emilir. Hava filtresi zamana bakılmaksızın kontrol edilmeli, temizlenmeli veya gerekiyorsa değiştirilmelidir.
Aracınızın ayakları olan tekerleklerin rulman yataklarının sıkıştırma oranını kontrol etmelisiniz. Gerektiğinden fazla sıkılmış olan rulman yatakları tekerleğin dönüşüne ve frenlemeye mani olarak hem lastiklerin çabuk aşınmasına sebebiyet verir hemde sürüş emniyetini tehlikeye atar.
Ayrıca aracın rot ayarı bozuksa benzininizin bir kısmı aracın bu bozukluklardan oluşan sürtünme ve sürüklenmelerini engellemek için harcanır. El freninin ayarıda ayak freni gibi önemlidir, çok sıkı yapılmış ayar tekerleği tutar ve balataların kampanaya sürtünmesine sebebiyet verir.Aracınızın kaportasında yapacağınız modifikasyonlara dikkat ediniz, aracın aerodinamik yapısını bozacak değişiklikler ile yakıt sarfiyatı artacaktır.
Bagajda lüzumsuz ağırlık yapan nesnelerden sakınınız, aracın havaya karşı göstereceği direnç azaldıkça gidilen yol artacağından aracın dış yüzeyinde yapıyı bozacak değişiklikler yapmaktan kaçınınız.
*Az yakıt tüketmenin püf noktaları, yakıt tüketimini minimuma indirmek elinizde.Akaryakıt fiyatlarına her geçen gün periyodik olarak gelen zamlar herkesi canından bezdirdi. Yakıt tüketimini minimuma indirmek elinizde. Eğer otomobiliniz son günlerde fazla yakıt tüketmeye başlamışsa vakit geçirmeden servisinizin yolunu tutun. Çünkü birkaç küçük önlemle yakıt tüketimini kontrol altında tutabilirsiniz.
Tedbirinizi almadan önce otomobilinizdeki onarılması gereken yerler hakkında teşhisinizi doğru koyun. Bazı basit onarım teknikleri ile aşırı yakıt tüketiminde tasarrufu kolaylıkla sağlayabilirsiniz. Bütün iş bunun yöntemini iyi bilmekte yatıyor.
Aracınız fazla yakıt harcıyor mu?
Otomobilin konforu, çekişi, aksesuarlarının nasıl olduğundan önce, belki de ilk sorulan soru bu. Çoğumuz, süper ama kilometre başına fazlaca yakıt tüketen bir otomobille dolaşmak istemez. Lüksünün yanında, yakıt tüketimi de otomobillerin tercih edilirliğini arttırıyor. Öte yandan hep merak edilen konular, aracın ne kadar benzin yaktığı, eğer fazla yakıyorsa bunun nedenleri ve yakıt tüketimini en aza indirmenin yolları oluyor.
Örneğin aşağıdaki belirtileri hissettiğinizde, aracınızın fazla yakıt yaktığını anlarsınız.Nasıl anlayacaksınız?
• Motorun çekişinde azalma olur.
• Egsoz gazı siyah, göz yaşartıcıdır, benzin kokar.
• Egsoz kuyruk borusu içinde karbon isi oluşur.
• Egsozda patırtılı sesler olur
• Motor soğukken kolay, sıcakken güç çalışır.
• Bilinen miktarda benzinle yapılan kilometrede azalma olur.
Teşhisi doğru koyun Aracınızın fazla yakıt yakıp yakmadığının tespitini yapmak için, bir litre benzinle kaç kilometre yol gittiğinizi bilmeniz gerekiyor. Bunun için yakıt deponuzu, tabanca otomatik olarak yakıtı kesinceye kadar doldurun. Bu sırada kilometre saatinizi okuyun.
Diyelim ki; 58.500 km.'de olsun belirli bir yol gittikten sonra aynı istasyonda ve aynı tabancadan yine tabancanın otomatik durmasını esas alarak deponuzu bir kere daha tam doldurun. Kaç litre benzin aldığınızı bir kenara yazın. Kilometre saatini tekrar okuyun. Toplam kilometre 58.750 ve deponun aldığı benzin 25 litre olsun.
Şimdi toplam kilometreden, ilk toplam kilometreyi çıkartırsak (58.750-58.500=250) gittiğimiz toplam kilometre bulunur (250 km). Bunu aldığınız yakıt miktarına böldüğünüzde ( 250 : 25 =10 ) aracınızın bir litre yakıt ile kaç kilometre yol gittiği ortaya çıkar.
Bir araçta yakıt tasarrufundan bahsetmeden önce, fazla yakıt harcamasının nedenlerini açıklamak yerinde olur. Aracın fazla yakıt harcamasının nedenlerini iki grupta toplamak mümkündür. Birincisi araçtan kaynaklanan kusurlar, ikincisi ise sürücüden kaynaklanan kusurlar. Araçtan kaynaklanan kusurlar: Aşağıdaki tavsiyelerin bir kısmı bakım teknisyeni tarafından yapılabilir. Ama sizin tarafınızdan yapılabilecek basit onarım ve bakımlar da vardır. Bu bakımlar kesinlikle rasgele bir tamirciye değil uzman ve yetkili bir servise yaptırılmalı.
Bu bakım ve kontroller:
1. Motorunuzun ayar ve bakımlarını (her 5.000 km.'de) ve uzman kişilere yaptırın.
Bu ayar bakımlarında;
• Hava filtresinin temizliğine dikkat edin. Tıkanmış hava filtresi yakıt tüketimini arttırır.
• Hava filtresini yaz veya kış durumuna göre takın.
• Distribütör platin ayarını katalog değerine ayarlatın. Değerinde olmaması yakıt tüketimini arttırır.
• Akümülatör ve bağlantı kablolarının bozukluğu motor verimini düşürür. Değerinde olmaması yakıt tüketimini arttırır.
• Bujilerin arızalı ve ayarsız olması yakıt tüketimini yüzde 10 arttırır.
• Karbüratörün bakımın yaptırın.
• Rölanti devri katalog değerinde olmalı. Yüksek devir yakıt tüketimini arttırır.
• Bakım teknisyeninizin, rölanti devri ayarını gaz analiz cihazı ile yapılmalı. Sıkı ve tutukluk yapan bir gaz pedalı yakıt tüketimini artırır.
2. Fren balataları ayarsız ve sıkı ise tekerlek dönüşü zorlanır. Yakıt tüketimi artar.
3. Debriyajın kaydırması yakıt tüketimini arttırır.
4. Ön düzen ayarlarını her 10.000 km.'de bir kontrol ettiren.
5. Lastik havaları uygun basınçta olmalıdır. Havası az olan lastikte yuvarlanma güç olduğundan yakıt tüketimi artar.
Sürücüden kaynaklanan kusurlar:
Sürücü aracı kullanırken aşağıdaki hususlara dikkat ettiğinde daha az benzinle daha çok kilometre yapabilir. Öncelikle az benzinle çok kilometre gitmenin yolu sabırdan geçer sözünü unutmayalım. Eğer ekonomi sizin için ön plandaysa aşağıdaki önerilerimizi dikkatlice uygulayın.
1. Önünüzdeki aracı çok yakından takip etmeyin. Zira devamlı olarak aracınızı frenler ve gazlarsınız. Bu durum ilave benzin pompalanmasına neden olur. Ani fren ve ardından gaz basmak yakıt tüketimini yüzde 5 arttırır.
2. Şehirlerarası yolda en verimli hız 80-90 km. arasındadır. 90 km.'nin üstünde her kilometre yakıt tüketimini yüzde 1 arttırır. Son vitesteki 90 km.'lik hız yaklaşık 3.000-3.300 motor devrine eşittir. Diğer viteslerde de motorunuzu 2.750-3.000 devirler arasında çalıştırın (Bunun için takometreden faydalanın).
3. Motorunuzun harareti (ısısı) yakıt tüketimini etkiler.
• İlk hareketten önce motorun ısınması için en fazla 30 saniye bekleyin. Fazla ısınmasını beklemek yakıt tüketimini arttırır.
• Ancak şehirlerarası yola çıkarken, hareket göstergesinin normale yaklaşmasını bekleyin.
• Kışın motorunuzun çok soğumaması için radyatör önünü gazete kağıdı ya da benzeri bir şeyle kapatın.
• Soğuk motorda yakıt sarfiyatı fazladır. Motor tam ısınmadan yapılan yolculuklardan (özellikle kısa mesafelerden) kaçının. Böyle durumlarda aracınız yüzde 25 daha fazla yakıt harcar.
4. Yakıt deponuzun hatalı doldurulması yakıt tüketimini arttırır. Deponuzu doldururken aşağıdaki noktalara dikkat edin.
• Deponuzu mümkünse pompanın yavaş hızı ile doldurun.
• Depo hiçbir zaman ağzına kadar doldurulmamalı.
• İmkanınız varsa sabah veya akşamın geç saatlerinde deponuzu doldurun.
• Depoyu daima dolu bulundurun. Çünkü az benzinde buharlaşma daha fazladır.
• Özellikle dizel motorlu araçlarda, günlük iş bitiminden sonra depoyu kaliteli motorinle doldurun.
• Bir istasyonun pompasına yanaştığınızda pompanın para kısmının bilhassa sıfırlanmasına dikkat edin.
• Aracınızın motoru hangi benzine göre uyarlanmışsa (süper-normal-kurşunsuz) ona göre benzin kullanın.
• Yakıt deponuzun kapağı kilitli tip olmalı. (Benimki degil)
A İLE BAŞLAYAN KONULAR BİTTİ...