Nihehehe...
Benim de başıma geldi... :D Valla kimse bir şey demesin, biliyorum suçumu. :D Zaten bunca zamandır şansımı zorlayıp duruyordum, nihayet başıma geldi!. İşin içinde son zamanlardaki maddi olanaksızlıklar da yok değil. Ama daha çoğu tembellik falan... Neyse.
Bir kaç gün önce yakıt ikaz sesini duymuştum. :) İkazdan sonra 6-7 litre kadar yedek yakıtımız var. Evet biliyorum partiküllü, pis, tortulu bir yakıt. Kullanmak iyi değil, bir an önce depoyu doldurmak gerek. Ama olmadı işte... İşin daha tuhaf tarafı, yakıt bitirme tecrübesi yanısıra, yol bilgisayarının 4 litre kadar hatalı ölçüm yapmasını da tecrübe ettim nihayet. Yani, ilk yakıt ikazıyla karşılaştığımda bilgisayarı sıfırlamıştım. Sıfırlama anından itibaren en az 5½-6 litre götürmesi gerekirken henüz 3 litre harcamıştım ki yakıt bitti...
Pazar akşamı, bir orkestra programı için bir yere yetişmek amacındaydım. Konya çevre yolunda (Dedeman Oteli civarı) 80-90 km/s süratte ilerlerken birden aşağıdaki ikonlar (içinde stop yazılı motor ikonu ve büyük stop lambası) yanarak araç motor freni yapmaya başladı. Sanki biri arkadan asılıyor gibi araç yavaşlamaya başladı. Hemen debriyaja bastım. Rölantide olduğunu düşündüğüm devir saatine bir baktım ki ibre sıfırı gösteriyor. :) Yakıtın bitmiş olduğuyla beraber yol bilgisayarının beni yanılttığını tahmin ettim o an. İşin pis tarafı bu esnada alt geçide girmiş bulundum. Eğer aracın mevcut hız ivmesi yeterli gelmeseydi alt geçidin yokuş yukarı kısmını çıkamayabilir ve orada kalabilirdim. Bu da hayli yüksek riskli bir durum ortaya çıkarıyor.
Hemen dörtlülere bastım. Araç alt geçidi çıktığında 30'lu hızlara düşmüştü. Hemen sağa sıvışarak güvenli bir yerde durdum. Bir kaç kez daha şansımı denedim. Belki yakıt bitmemiştir de tortu gelmiştir diye. Olmadı. İlerdeki bir Shell'den 3 litre mazot alıp depoya boşlattım. Söz konusu pompayla uzun süre mücadele etsem de motoru çalıştıramadım. Zaman geçtikçe işe geç kalıyordum. Aracı daha güvenli bir yere ittim. Bir arkadaşım gelip beni aldı.
İşten sonra gece geç saatte iki-üç arkadaş bir 5 litre mazot daha alarak aracın başına geldik. Mazotu depoya koyup pompayı sertçe sıkarak tekrar denedik. O kadar çok denedik ama motoru çalıştıramadık. Bu arada bilginiz olsun, aracı çok fazla çalıştırmaya çalıştığımız için akü de zayıflamaya başladı. Önceleri her şey normalken, son dakikalarda araç, marş basarken yol bilgisayarı ekranını kapatmaya başladı. "Ne oluyor" derken aracın iç ışıklarını da kapatmaya başladı. Ve en sonunda marşa bastığınızda tipik motor sesi yerine hızlı ve gürültülü biçimde "ÇAT-ÇAT-ÇAT-ÇAT-ÇAT-ÇAT!!" şeklinde sesler gelmeye başladı motordan. Ve artık orada bıraktık bu işi!.
Ertesi sabah, "ülen bunca sene kasko-sigorta yaptırıyoruz, bari bir kez işe yarasın" düşüncesiyle Anadolu Sigorta'yı aradım. Hizmetler kısmından bir bayanla görüştüm. Aracın kazalı mı yoksa sadece arızalı mı olduğunu sordu. Arızalı dedim. Adres istedi. 20 dk. sonra aracın yanına çekici geldi ve aracımı servise götürdük. Doğal olarak tek kuruş bile söz konu olmadı. Yetkililere teşekkürler.
[ img ]
[ img ]
[ img ]
[ img ]
[ img ]
Servisteki usta araçla ilgilendi. "Hocam hava yapmıştır dedik ama ama iyi hava yapmışsın yahu! :)" dedi. :) Usta pompayla uğraşmadı. Yanılmıyorsam, aşağıdaki fotoğrafta daire içindeki birleşim yerini açıp ağzıyla vakum yaparak çekebildi mazotu. O derece yani. :D Bu arada bir alet ile aküyü ölçtü. Aküde sorun olmadığı görüldü. O an için 11.4 volt olarak görüldü. Belli ki bir şekilde sabaha kadar toparlamış akü kendini. Ama yine de şarj gerekiyordu.
[ img ]
Neyse. Motor tek basışta çalıştırıldı ve ben öyle rahatladım ki anlatamam. :) Daha sonra araca bilgisayarı bağlayıp yakıt göstergesi kalibrasyonu yaptılar. Servis ücreti de almadılar. Ve tabii tahmin edersiniz ki ilk yaptığım hareket depoyu tam doldurtmak oldu!.
Bu olay, başına gelmeyenlere bilgi bana da ders olsun. :D
Bu forumu görüntüleyenler: Kayıtlı kullanıcı yok ve 22 misafir