ByOnder » 01 Mart 2011 14:03
ANTİFRİZ KULLANIMI
Küresel ısınma etkilerini gösteriyor ve yaz her zamankinden daha sıcak geçiyor. Bu sıcak havalarda uzmanların sözlerini dinleyip, bol bol su içiyoruz ve güneşe fazla çıkmamaya özen göstererek kendimizi korumaya çalışıyoruz. Peki bu arada aracımızın kalbini, yani motorunu, sıcaklara karşı korumak için yeterli önlemi alıyor muyuz?
Genellikle halk arasında sadece kış aylarında otomobillerimizin koruyucusu olarak bilinen antifriz aslında sadece kış mevsiminde değil yılın 12 ayı kullanılmalıdır. Üstelik yüksek çalışma sıcaklıklarına ulaşan günümüz motorlarında, özellikle yaz döneminde de antifriz kullanımı giderek önemini arttırmaktadır. GMY olarak bu ay kütüphanemizden antifriz ile bilgileri sizlerle paylaşmak istedik.
Antifriz nedir?
Antifriz aracımızın radyatöründe bulunan soğutma sıvının soğuk günlerde donmasını, sıcak günlerde kaynamasını ve soğutma sisteminde sıvının dolaştığı bütün parçaların korozyona (aşınmaya) uğramasını önleyen, su ve glikol bazlı hammaddelerin karışımından oluşan bir sıvıdır.
Antifrizler karışımlarının içerisindeki hammaddelere göre ikiye ayrılar: Etilen-glikol (EG) ve propilen-glikol(PG). Ülkemizde yoğunlukla EG tipi antifriz kullanılmak ile birlikte az da olsa, doğaya daha az zarar veren ve daha az zehirli madde içeren PG tipi antifrizlerde bulunmaktadır.
Antifriz ne oranda kullanılmalıdır?
Antifrizin özelliği su molekülleriyle birleşerek onların belli bir düzene girip donmasını önlemektir. Bütün otomobil ve ticari vasıtalar motorlarında donma, aşırı hararet ve korozyona karşı antifriz belirli oranlarda su ile karıştırılarak kullanılmaktadır.
Antifriz tek başına araçlarda kullanılmaz, zira antifrizlerin tek başlarına kullanılmaları durumunda donma sıcakları sadece -12ºC derecedir. Bundan dolayı antifrizler belirli oranlarda su ile karıştırılarak kullanılmaktadır. 50/50 oranında bir antifriz-su karışımı donma sıcaklığını etilen-glikol (EG) tipi antifrizlerde -37 ºC dereceye, propilen-glikol (PG) tipi antifrizlerde -33 ºC dereceye kadar düşürmektedir.
Ancak çok soğuk havalarda EG tipi antifrizlerin oranın %70'e kadar yükseltilmesine izin verilebilir. Bu gibi durumlarda karışımın donma sıcaklığı -53ºC dereceye kadar düşmektedir. Soğutma sıvısı içerisindeki antifrizin yoğunluğunun arttırıldığı bu durumda, sıcak havalara geçildiği yaz dönemlerinde soğutma sıvısına su eklenerek antifriz-su oranı 50/50'ye düşürülmelidir. Zira antifriz suyun kaynama sıcaklığını yükseltmek ile birlikte, soğutma işlemini su kadar verimli gerçekleştiremez. Sıcak yaz aylarında karışımındaki antifriz oranının öngörülenden daha düşük olması durumunda ise motor soğutma sıvısının kaynama sıcaklığı da düşük olacağından motorun hararet yapma ihtimali yükselir.
Ülkemiz iklim koşulları için 33/67 ile 50/50 arasında antifriz-su karışımı önerilmektedir. Burada önemli olan bir nokta ise karışım yapılırken antifrizin içindeki koruyucu katıkların etkisini azaltan sert musluk suyu kullanılması yerine yumuşatılmış ve distile edilmiş su kullanılmasıdır.
Antifrizi ne zaman değiştirmeliyiz?
Günümüz araçlarında birçok radyatör arızasının sebebi soğutma sistemi bakımının iyi yapılmaması ve bunun sonucunda sistemde korozyon oluşmasıdır. Marka gözetmeksizin bütün antifrizlerin korozyon önleyici etkisi vardır. Fakat kullanım süresi içerisinde antifrizler bu özelliklerini kaybederler. Bundan dolayı da üreticiler genellikle antifriz değişim periyodu olarak 1 yıl/20.000 km veya 2 yıl/40.000 km'yi öngörmektedir. Yeni "uzun ömürlü" antifrizlerde bu süre 5 yıl/200.000 km?ye kadar arttırılmıştır.
Soğutma sisteminin içerisindeki antifrizli karışımın durumunu anlayabilmenin en kolay yolu karışımın pH(asit miktarının) seviyesini ölçmektir. Günümüz antifrizlerinin pH değerleri 8 ile 14 arası değişmekte, çoğunlukla 10.5 seviyesinde bulunmaktadır. Bundan dolayı değişime karar vermek için Ph seviyesinin ölçülmesinden önceki adım araçta hangi tip antifrizin kullanıldığının bilinmesidir.
Hangi tip antifriz kullanılmalıdır?
Araçlarda kullanılan antifrizin hangi tip olduğunu anlayabilmek kolay değildir. Bu noktada antifrizin rengi kesinlikle yardımcı olmamaktadır. Amerikan menşeli araçlarda genellikle yeşil veya turuncu, Avrupa ve Uzak doğu menşeli araçlarda mavi veya kırmızı, Japonya menşeli araçlarda ise genellikle kırmızı renkte antifriz bulunmaktadır. Ayrıca antifrizin su ile karışım miktarı da nihai karışımın rengini etkilemektedir. Bundan dolayı renk üzerinden yorum yapmak sağlıklı değildir.
Antifrizlerin içerisine paslanmayı ve kireçlenmeyi önleyici maddelerde ilave edilmektedir. Ülkemiz araçlarında yoğunlukla kullanılan EG tipi antifrizler arasında ayrım yapabilmenin en
uygun yolu antifrizin içersindeki bu ek katkı maddelerinin belirlenmesidir.
Alüminyum radyatör, silindir kapağı ve motor blokların kullanıldığı araçlardaki antifrizler yüksek miktarda silikat minareleri içermelidir. Burada silikat minerallerinin görevi alüminyum aksamın üzerinde bir koruyucu bariyer oluşturmak ve radyatör, silindir kapağı ve motor bloğunun aşınmasını engellemektir. Döküm motor blokları ve bakır radyatörlerin kullanıldığı araçlarda silikat katkısı şart değildir. Silikat katkılarının bir alternatifi de içerisinde borasiti veya fosfat olan antifrizlerdir.
Antifriz eklerken nelere dikkat edilmelidir?
Antifriz eklerken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta üretici firmanın önerdiği antifrizin kullanılmasıdır. Bununla birlikte yeni antifriz konulmadan evvel sistemden eski antifrizli karışımın tamamen boşaltılması, eski ve yeni antifrizin katkılarının birbirine karışarak koruyucu etkilerinin ortadan kalkmaması için önemlidir.